ODMD Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Şükrü Bekdikhan Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

ŞÜKRÜ BEKDİKHAN

ODMD YÖNETİM KURULU ÜYESİ

OTOMOTİV SEKTÖRÜ DİJİTALLEŞMEYLE KÖKLÜ BİR DÖNÜŞÜM GEÇİRİYOR

ODMD YÖNETİM KURULU ÜYESİ ŞÜKRÜ BEKDİKHAN, OTOMOTİV SEKTÖRÜNÜN İLK BEŞ AYLIK DÖNEMDE SON DERECE DİNAMİK BİR GÖRÜNÜM SERGİLEDİĞİNİ DİLE GETİRDİ. SORULARIMIZI YANITLAYAN BEKDİKHAN, DİJİTALLEŞMENİN SUNDUĞU FIRSATLAR SAYESİNDE SEKTÖRDE DAHA FAZLA MÜŞTERİ ODAKLI, DAHA AKILLI İŞ MODELLERİNİN UYGULANABİLİR HALE GELDİĞİNİ SÖYLEDİ.

2023 yılının ilk beş ayı otomotiv sektörü yönünden nasıl bir dönemdi? Sonuçları okuyucularımız için değerlendirir misiniz?

2023 yılının Ocak-Mayıs dönemini yoğun talep ve bu yoğun talebe yetişemeyen bir sektör şekillendirdi. Satışlarda rekor kırılan 2023 yılında bu durumun ortaya çıkmasında birden fazla unsur etkili oldu. Bunlar arasında öne çıkanları; çip ve tedarik krizinin etkisiyle biriken talep, negatif reel faiz ortamından dolayı otomobilin yatırım aracı olarak görülmesi, kur ve faizlerin artabileceği beklentisi nedeniyle araç yatırımlarının erkene çekilmesi olarak sıralayabiliriz.

Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği’nin (ODMD) verileri üzerinden pazarı değerlendirecek olursak; 2023 yılı Ocak-Mayıs döneminde otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 60,5 oranında büyüyerek 445 bin 6 adetlik satış rakamına ulaştı. Söz konusu dönemde otomobil satışları geçen yıla göre yüzde 58,8 oranında artarak 340 bin 37 adet olurken; hafif ticari araç pazarı da yüzde 66,3 artışla 104 bin 969 adetlik satış rakamı elde etti.

Dünya ve Türkiye otomotiv pazarı ciddi bir dönüşümden geçiyor. Otomotiv pazarı, fosil yakıtlı araçlardan çevreci araçlara evriliyor. Sizce Türkiye otomotiv sektörü bu değişime hazır mı? Atılması gerekli adımlar nelerdir?

Fosil yakıtların giderek azalması ve bu yakıtların çevreye verdiği zarar sonucunda tüm dünya elektrik enerjisi ile çalışan araçlara yöneliyor. Ülkemizde elektrikli araç satışları genel dünya trendlerine paralel olarak pozitif yönde artmaya devam ediyor. Türkiye’de en kapsamlı elektrikli model gamına sahip olan markalardan biri olarak ülkemizin elektrikli araç dönüşümünde öncü bir rol oynuyoruz.

Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği’nin verilerine göre, 2021 yılında 2 bin 846 adet elektrikli otomobilin satıldığı ülkemizde, 2022 yılında söz konusu rakam 7 bin 733 adede yükseldi. 2023 yılının ilk beş aylık döneminde ise elektrikli otomobil satışları 7 bin 526 adede ulaşarak otomobil satışları içerisinde yüzde 2,2’lik paya ulaştı. Henüz genel otomobil satışları içinde oransal olarak yeterli seviyede olmasa da elektrikli araç satışlarında görülen güçlü büyüme ivmesinin önümüzdeki dönemde artarak sürmesini bekliyoruz. 

Elektrikli araçların yaygınlaşması için en önemli etkenlerin başında altyapının uygunluğu geliyor. Son dönemde hızlanan altyapı yatırımlarının yanı sıra hızlı şarj istasyonları yatırımlarının teşvik edilmesi ile birlikte ülkemizin bu alanda da hızla yol kat edeceğini düşünüyorum. Tüm bunların ışığında Türkiye’nin elektrikli araç dönüşümünde önde gelen ülkelerden biri olacağına inanıyorum.

Dünyada ve Avrupa’da otomotiv sektöründe çevreci araçlarla ilgili gelişmeleri değerlendirir misiniz?

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) “Küresel Elektrikli Araç Görünümü” raporuna göre, dünyada geçen yıl elektrikli araç satışları 2021’e göre rekor kırarak yüzde 55 arttı ve 10 milyon adedi aştı. Elektrikli araçların toplam araç satışları içindeki payı 2022’de yüzde 14’e yükselirken; bu oran 2020 ve 2021’de sırasıyla yüzde 4 ve yüzde 9 seviyesinde bulunuyordu. Elektrikli araç satışlarında 2022 yılında yakalanan artış ivmesiyle birlikte kullanımdaki elektrikli araç sayısı 26 milyona ulaştı.

Çin, Avrupa ve ABD elektrikli araç satışlarının en yüksek olduğu pazarlar olarak öne çıkarken, geçen yılki küresel elektrikli araç satışlarının yüzde 60’ı Çin’de yapıldı. Günümüzde kullanımdaki tüm elektrikli araçların 13.8 milyonu Çin’de bulunuyor. Avrupa ve ABD ise en büyük ikinci ve üçüncü pazar olarak öne çıkıyor.

Otomotiv sektörü dijitalleşme ile de dünyada önemli bir değişim ve dönüşümden geçiyor. Dijitalleşme tüm sektörler için büyük önem kazandı. Sizce dijitalleşmenin hayatımıza ve sektörlere etkileri nelerdir?

Dijitalleşme, beraberinde getirdiği kolaylıklar sayesinde bugün vazgeçilemez bir olgu haline geldi. Bugün neredeyse her kuruluş bu durumdan yararlanmaya çalışıyor. Şirketlerin maliyetlerini düşüren ve onlara zaman kazandıran dijitalleşme, aynı zamanda hizmet kullanıcıları tarafından da oldukça desteklenir bir halde. Günümüzde müşteriler kendilerini daha iyi anlayan ve hizmetlerini veya ürünleri bu müşteri odaklı anlayış üzerinden sürekli olarak ileri taşıyan markaları daha çok tercih ediyor. Bu durumda dijitalleşmenin yalnızca dijital dönüşüm gerçekleştirmeye çalışan kuruluşlar için değil aynı zamanda kullanıcılar için de oldukça faydalı bir yenilik olduğunu görmüş oluyoruz.

Dijital sistemler yapılan işi kolaylaştırırken yaygınlaşmasını da sağlıyor. Şirketler bu fırsatı kullanıp iş stratejilerini buna göre planlıyor ve teknolojik değişiklikleri göz önünde bulundurarak iş modellerini güncelliyor. Kısaca iş hayatı için yepyeni bir oyun alanı olan dijitalleşme, bu oyun alanında neredeyse sınırsız seçenek sunuyor. Bireyler ve kuruluşlar ise bu alandaki yenilikleri değerlendirerek kendileri için daha uygun fırsatlar yaratmayı, daha inovatif ve müşteri odaklı olarak sürekli daha iyiye gitmeyi hedefliyor.

Dijital dönüşümün en yoğun yaşandığı sektörlerin başında gelen otomotiv endüstrisinde, Mercedes-Benz olarak biz de bu dönüşüme öncülük ediyoruz. 15 Mayıs tarihinden itibaren devreye aldığımız Yeni Satış Modelimiz ile alışkanlıklarını değiştiriyor; müşterilerimize hem online hem de fiziksel satın alma deneyimi sunuyoruz. Böylece müşterilerimize güvenli, şeffaf, hızlı ve kesintisiz bir satış deneyimi vadediyoruz.  Müşterilerimiz ile ilişkilerimizin temel unsuru olan bayilerimiz yeni sistemde acentelerimiz olarak hizmet veriyor. Yeni Satış Modelimiz ile acentelerimizin piyasadaki finansal ve operasyonel risklerini önemli ölçüde azaltarak operasyonlarını sürdürülebilir kılıyoruz. Müşterilerimizin gelişen eğilimlerine hitap eden benzersiz bir müşteri odaklı iş modeli olan Yeni Satış Modelimiz ile müşterilerimize doğrudan temas ederek; Türkiye genelinde tek fiyat ve satışa hazır araç stoku ile en iyi müşteri deneyimini sunuyoruz.

Mobilite kavramı nasıl ortaya çıktı ve ihtiyaçlara göre nasıl evrildi? Önümüzdeki dönemde paylaşım ekonomisinin Otomotiv sektörünü nasıl etkilemesini bekliyorsunuz? Globaldeki ve ülkemizdeki gelişmeler nelerdir?

Mobilite kavramı kelime anlamıyla bir yerden başka bir yere olan hareketi ya da bir durumdan başka bir duruma geçişi ifade ediyor. Günümüzdeki pazar eğilimleri ve hızla değişen ekonomik faktörler, kullanıcıları ve işletmeleri her geçen gün daha hareketli çalışmaya yönlendiriyor. Sık seyahat eden, evden çalışan, ofise nadiren gelen çalışanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu da günümüz çalışma hayatında insanların çok fazla yer değiştirmesine ve bunu yaparken de zamanı en verimli şekilde kullanmaya çalışmasına; teknolojinin de bu bağlam üzerinde kurgulanmasına yol açıyor. Gelişen teknoloji sayesinde kişiler hareket halindeyken bile iletişim kurabiliyor, bilgiye erişebiliyor, video izleyebiliyor, e-postalarını kontrol edebiliyor veya doküman alıp gönderebiliyor. Kısacası mobilite, kişilere istenilen her yerden ve her an işlerini yönetebilme ve iş yapabilme fırsatı veriyor.

Mobilitenin otomotiv sektörüne etkisini değerlendirecek olursak; bundan 3-5 yıl önce aracın en değerli parçası denince akla motoru gelirdi. Bugün ise bunun yanında bağlanabilirlik, bağlantılı olma kavramları daha aktif rol alıyor. Tüm bu gelişmeler doğal olarak insanların otomobillerden beklentilerini de etkiliyor. Günümüzde tüketicilerin, dijital yaşamlarının tamamında kesintisiz bir deneyim beklemeleri, araçların telefon, bilgisayar gibi “bir diğer cihaz” haline gelmesini istemeleri de araçları bu yönde dönüştürüyor.

Globaldeki gelişmeleri de göz önüne aldığımızda 10 yıl sonra otomotiv sektöründe faaliyet gösterecek paydaşları ne gibi yenilikler bekliyor?

Otomotiv sektörü son yıllarda dünya genelinde bir devrim süreci içine girdi. Başlangıcından bu yana fosil yakıtlar üzerinde gelişen otomotiv teknolojisi, daha üstün nitelikleri olan elektrik enerjisine geçiş yönünde hızla dönüşüyor.

Elektrikli ve internete bağlı, akıllı, sensörlü otonom araçlara yöneliş önümüzdeki 10 yılda da artarak devam edecek. Araçlar giderek daha fazla sensörle ve bağlantıyla donanacak, daha akıllı olacak, sonunda da tam otonom hale gelecekler. Şehir içi ulaşımda, kısa mesafelerde kullanılmak üzere küçük, elektrikli, basit fonksiyonlara sahip, paylaşım modelli filolar artacak. Bu durum bireylere esnek, ucuz ve kolay mobilite olanağı sağlarken; otomotiv firmaları için ise yeni gelir havuzları, iş birlikleri doğuracak. Otomotiv sektöründe yaşanan gelişmelerin, diğer tüm sektörlerdeki iş modellerine, yetkinliklere, mesleklere ve uygulamalara ilham olacağına düşünüyorum.

Otomotiv sektörünün Türkiye ekonomisine olan katkısı hakkında ne düşüyorsunuz?

Birçok sanayi dalıyla yakından ilişkisi olan otomotiv endüstrisi, tüm sanayileşmiş ülkelerde ekonominin lokomotifi olarak kabul ediliyor. Türkiye’de otomotiv sektörü üretime 1950’lerin ortalarında başlamış ve üretim 1960’ların ortalarından itibaren hız kazanmıştır. Günümüze geldiğimizde otomotiv endüstrisi 50 bin ana sanayi, 200 binde yan sanayi olmak üzere 250 bin kişiye istihdam sağlıyor. Bu rakamlara bayiler, lojistik, yetkili ve özel servisler de dâhil edildiğinde istihdam sayısı 1 milyon 250 bini buluyor.

Global otomotiv endüstrisine entegrasyonunun ve yıllar içerisindeki gelişiminin bir sonucu olarak, günümüzde Türk otomotiv endüstrisi yıllık yaklaşık 2 milyon adetlik üretim kapasitesine ulaştı. İhracat odaklı üretimi ile dünyada 14. büyük üretici haline gelen ülkemiz, Avrupa bölgesinin en önemli üreticilerinden biri konumunda. Otomotiv endüstrisi aynı zamanda gerçekleştirdiği ihracat ile de ülkemizin en fazla ihracat gerçekleştiren sektörleri arasında ilk sıralarda yer alıyor.

“İLK BEŞ AYDA GERÇEKLEŞEN REKOR SATIŞLARDA; ÇİP VE TEDARİK KRİZİNİN ETKİSİYLE BİRİKEN TALEP, NEGATİF REEL FAİZ ORTAMINDAN DOLAYI OTOMOBİLİN YATIRIM ARACI OLARAK GÖRÜLMESİ, KUR VE FAİZLERİN ARTABİLECEĞİ BEKLENTİSİ NEDENİYLE ARAÇ YATIRIMLARININ ERKENE ÇEKİLMESİ GİBİ FAKTÖRLER BÜYÜK ROL OYNADI. TALEBİN YIL BOYUNCA DEVAM ETMESİNİ ÖNGÖRÜYORUZ.”


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next