SAE Inter. Fellow Prof. Dr. Nadir Yılmaz Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

“Otomotivde, dijital teknolojilere yatırım yapanlar çok kazanacak”

 “Türkiye’nin yerli otomobil projesi, küresel marka haline gelebilirse inovasyon alanında ilerlememizi sağlayacaktır. Bu da yerli teknolojik çalışmaların önünü açarak pil teknolojileri, yazılım, siber güvenlik ve diğer dijital mühendislik alanlarına yön verecektir.”

Dijitalleşme sayesinde iş yapma biçimleri değişti, birçok sektör bu gelişmelerden etkilendi. Tasarım, üretim, enerji, sürücüsüz araçlar vb. gibi alanlar açısından değerlendirdiğimizde dijitalleşmenin otomotiv sektörüne sağladığı en önemli avantajlar sizce nelerdir?

Hepimiz biliyoruz ki enerji tüm bu gelişmelerin ana nedenini teşkil etmektedir. Yıllar öncesinden enerjinin etkili ve verimli kullanılması otomotiv sektörü içinde bir tasarım faktörü olarak kullanılmıştır. Buna göre düşük hacimli ve karosere sahip araçların dizayn edilmesi, malzeme teknolojisinde ki gelişmelere paralel olarak ağırlığın azaltılması gibi tüm örnekler esasında dijital teknolojilere yol vermiştir. Geldiğimiz noktada ise ulaşım sektöründe insan gücüne ve emeğine dayanmadan iş yapabilme kabiliyetine sahip araçların günlük hayatımızı yönlendirmesi hem enerji güvenliği hem de çevresel faktörler bağlamında çok olumlu gelişmeleri beraberinde getirecektir. Son yıllarda bir otomobilin dizayn aşamasından ürün olarak ortaya çıkmasında gecen zamanın ne kadar kısaldığına bakılırsa dijitalleşmenin en önemli avantajı verimi artırması ve daha kısa sürede güvenilir ürün ortaya çıkmasını sağlamasıdır.

Otomotiv sektöründe, teknoloji ve dijitalleşme konularında yaşanan gelişmeler küresel büyümede nasıl bir rol oynuyor?

Son kullanıcının elindeki makinayı yenisi ile değiştirmesi üreticinin bir sonraki adımı daha rahat atmasını sağlamaktadır. Katma değeri yüksek ürünlerin toplum hayatında kabul görmesi o ürünün pazar payını hızlı bir şekilde artırmaktadır. Bu noktada otomotiv dijital teknolojilere yatırım yapanların gelecekte daha da çok kazanacakları bir sektör olacaktır. Patenti alinmiş, son kullanıcıya ulaşmış ve Ar-Ge yatırımı yapılmış bir ürünün piyasa payı önce ait olduğu markaya ve sırasıyla vergilendirildiği ülkeye katkı sağlayacaktır. Bunların yanı sıra, akıllı otomobillerin imalatı için akıllı fabrikaların kurulması, akıllı otomobillerin kullanımı içinse akıllı şehirlerin kurulması söz konusu olduğundan otomotiv sektörü diğer sektörlerin de değişmesini sağlayacak ve büyümede pozitif etkileri direk ve dolaylı olarak görülecektir.

Yapay zekâ çalışmalarının otomotiv sektöründeki yansımalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

İnsan faktörü güvenlikte her zaman birincil etken olmuştur ve otomotiv sektörü için 21. yüzyılın temel kazanımı haline gelmiştir. Burada insanın sosyal hayata katabileceği verimi artırmak ancak insan gibi düşünebilen mekanizmalar sayesinde olabilecektir. Yapay zekâ ürünü mal, makina ve hizmetlerin tümü de bu amacı taşımaktadır. Otomotiv sektörü de her alanda bu teknolojiyi en üst segmentte kullanması gerekmektedir. Uzun vadede yapay zekâ çalışmaları otomasyondan dolayı akıllı imalat, tedarik zinciri, bağlı ve otonom araçlar, satış tahmini ve sektör işletmesi gibi konularda otomotiv sektörünü daha verimli yapacak, belirsizliklerin azalmasını sağlayacak ve global ekonomiye ilave katkıları olacaktır.

Türkiye’de otomotiv sektörü inovasyon konusunda hangi aşamada?

Tüm dünyada otomotiv sektörü her zaman tüm sektörlere kaynak sağlayabilen bir ekonomik katman oluşturmuştur. Türkiye’de otomotiv sektörünün bilhassa son 20 yılda atılım yaptığını görüyoruz. Fakat bu gelişmelerin çoğunluğunu otomotiv yan sanayisi oluşturmaktadır. Firmalar ülkemiz insanlarının alışkanlıklarını iyi analiz ettiği için ürünlerinde daima marka değerini koruyarak teknoloji gelişimlerini yapmışlardır. Ancak ülkemizde yapılan inovasyon daha çok ikincil etapta gerçekleştirilmektedir. Bu bağlamda Türkiye’nin yerli otomobil projesi küresel marka haline gelebilirse inovasyon alanında ilerlememizi sağlayacaktır. Bu da yerli teknolojik çalışmaların önünü açarak pil teknolojileri, yazılım, siber güvenlik ve diğer dijital mühendislik alanlarına yön verecektir.

“Teori ve ezbere dayalı eğitiminden arındırılmış müfredatla, araştırmacı, inovasyona yatkın, girişimci gençler yetiştirecek eğitim sisteminin temellerini oluşturmalıyız.”

Ülkemizin Ar-Ge ve inovasyon anlamında küresel rekabette yol kat edebilmesi için gerekli reformlar nelerdir?

Üretim ekonomilerinde temel esas maliyetlerin düşük tutularak üretimin artırılmasıdır. Bu çerçevede ülkemizde öncelikle üretimin artırılması ve artan üretimden elde edilen gelirin yeni ürünlerin ve konseptlerin geliştirilmesine yönlendirilmesi için kaynak yönetimi belirlenmelidir. Kaynak yönetiminde karar alacaklar arasına bilimsel açıdan üniversitelerin, istihdam açısından üreticilerin ve kontrolü sağlamak açısından da ilgili bakanlıkların dahil olması Ar-Ge oluşumunu sağlayabilecektir. Ülkemizde hâlihazırda bunu sağlayabilecek kapasitede kurum ve kuruluşlar bulunmaktadır fakat yeterli değildir. Bunun yanı sıra yenilikçi yaklaşımın benimsenmesi için çağın ötesinde konseptlerin ortaya çıkması gerekmektedir. Var olanı geliştirmek yerine farklı ve olmayan bir ürün veya hizmeti ortaya çıkarabilecek bakış açısına sahip bir kurumsal yapıyı tesis etmek gerekmektedir. Daha da önemlisi eğitim sisteminin bütün yönleriyle gözden geçirilmesi ve STEM (Science, Technology, Engineering and Mathematics) olarak adlandırılan bilim ve teknolojiye yatırımın okul öncesinden başlatılması öncelikli bir reformdur. Teori ve ezbere dayalı eğitimden arındırılmış yeni bir müfredatla, başarının ancak takım çalışmasıyla elde edilebileceğini kavramış, araştırmacı, inovasyona yatkın, girişimci gençler yetiştirebilmeliyiz. Yeni bir eğitim sisteminin temellerini oluşturmalıyız. Ayrıca, “beyin göçünü” önlemek için gerekli istihdamı, teşviki ve çalışma ortamını Ar-Ge ve diğer alanlarda sağlamalıyız.

Küresel ticaret savaşları otomotiv sektörüne nasıl yansıyor? Türkiye otomotiv sektörünün küresel ticaret savaşlarından minimum düzeyde etkilenmesi için hangi önlemler alınabilir?

Otomotiv sektörü ağır sanayinin ürünlerini kullanan ve değerli ürün haline getiren bir sektördür. Bu nedenle ticaret savaşına konu olan, kitle üretimi yapan, ağır sanayinin kontrolünü elinde bulunduran merkezlerin belirlediği fiyatlar doğrudan ürünlere yansıtmaktadır. Burada alınabilecek önlemler noktasında stok yönetiminin çok iyi takip edilmesi ve asıl yükü teşkil eden malzemenin tedarik noktasında farklı üreticilerden belirli bir stokla maliyetinde tutulması mantıklı olabilecektir. Diğer taraftan kendi üretim portföyümüzde yer alan tüm malzemelerin değer kriterlerini çok iyi takip edebilecek ve gelecek projeksiyonu yapabilecek mekanizmaları kurmak gerekmektedir. Türkiye, şimdi ve gelecekte, otomotiv sektörünün yanı sıra diğer sektörleri de zincirleme olarak etkileyen ticaret savaşları ve saldırılara karşı kritik adımlar atması gerekiyor. Bunlardan en önemlisi, her alanda ihracat ve üretmeye yönelik politikalar geliştirilmesi ve teşvikler verilmesidir. Yerli üretime dayalı konsept sayesinde ürün ve malzemeler ihracat ile karşılanacağı için fiyatlandırma kontrol altında tutulabilir ve dış etkenlerin sektör üzerindeki etkisi minimize edilebilir.

Teknolojik gelişmeleri ve dijitalleşen çağı da göz önünde bulundurduğumuzda, ülkemizin de küresel arenada rekabet dinamiklerini destekleyebilecek gerekli çalışmalar neler olabilir?

Ülkemiz çok genç ve dinamik bir nüfusa sahiptir. Yenilikçi yaklaşımlarda genç ve dinamik nüfus ihtiyaçların belirlenmesinde ve giderilmesinde hep öncü durumdadır. Bu bağlamda eğitimin ve mesleki planlamanın bu nüfus potansiyeli üzerindeki etkisini artırmamız gerekmektedir. Eğitime daha çok destek verip araştıran, sorgulayan, inovasyon yapabilecek girişimci nesil yetiştirmemiz global rekabetimizi artıracaktır. Bunun yanında devlet destekli araştırma merkezlerinin ve üniversitelerin Ar-Ge ve inovasyon üzerine yenilikçi çalışmalar yapması gerekmektedir. Önceden de belirttiğim gibi üretim ve istihdamı artırmak ülke olarak rekabetimizin artmasını sağlayacak kritik etkenlerdir. Aksi takdirde üretmiyor veya üretemiyor isek rekabet edilen bir platformda oyun kuran pozisyona hiçbir zaman geçemeyiz ve daha da önemlisi yetiştirdiğimiz nesli beyin göçü ile kaybederiz.

ABD’de otomotiv sektöründe alternatif yakıtlar konusunda ne gibi güncel çalışmalar yapılıyor?

Her ne kadar ABD büyük bir coğrafyaya sahip olsa da onun da kendi içinde çözülemeyen birtakım problem sahaları bulunmaktadır. Bunlardan biri de sürekli artan bir nüfus ve ulaşım ağı temelinde ortaya çıkan yakıt ihtiyacıdır. Sektörel olarak değerlendirildiğinde özellikle kara, deniz ve hava taşıtlarının sıvı yakıt tüketiminde büyük bir paya sahip olduğu görülmektedir. ABD Enerji Bakanlığı ve EPA ile bağlı kuruluşları da belirledikleri politikalar ve gelecek projeksiyonları sayesinde uzun vadede çok planlı bir süreç yönetimi izlemektedirler. Bunlara en belirgin örnek projelerin desteklendiği kuruluşlar verilebilir. ARPA-E (Advanced Research Project Agency – Energy) temel bilimlerin ihtiyacından ortaya çıkan problemlere çözüm sunacak enerji projelerinin değerlendirildiği bir proje destekleme birimidir. Bu birim son yıllarda enerji depolama ve yakıt hücreleri üzerine projelere destek vermiştir. Sıvı yakıtlar üzerine ise özellikle kaya gazı olarak anılan yakıtı elde etme teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik projelere destek verdiği görülmektedir. Elektrikli taşıtların konuşulduğu bugünlerde içten yanmalı motorlar ve alternatif yakıtlar üzerine çalışmalar tüm hızıyla sürmektedir.

Endüstri 5.0’a doğru ilerlerken Türkiye’de otomotiv sektörü başta olmak üzere, yeni teknoloji, Ar-Ge ve inovasyonun temas ettiği tüm alanlar hangi aksiyonları almalı?

Sektörel bazda değerlendirdiğimizde otomotiv sektörü Endüstri 5.0 konseptine en önce ve en kolay uyum sağlayabilecek kapasitede bir sektördür. Robotik teknolojilerin üretime katkısı Endüstri 5.0 sayesinde malzeme seçimi ve tasarımdan itibaren tüm süreçlerin içerisine insanlarla birlikte dahil olma imkânını doğuracaktır. Bu nedenle şirketler daha kısa surede ve ucuz maliyetle üretimlerini planlayabileceklerdir. Bu noktada üretim süreçlerinin gerçek zamanlı kontrol edilmesi için teknoloji geliştiriciler sektörlerin ihtiyacı olan data kaynaklarına yatırım yapmaları ve bu gerçek zamanlı datayı kullanabilecek robotların dizayn edilmesi gerekmektedir. Veri alma ve işleme teknolojilerine yatırım yapılmalıdır. Böylece üretim hattında koordinasyonu sağlayacak üretim planlamaları üzerine konsept geliştirilmesi mümkün olabilir. Bunlar sağlanırsa Endüstri 5.0`a geçiş daha da kolay ve hızlı olacaktır.  

“Elektrikli ve insansız araçların kullanımı esnasında oluşabilecek siber problemlere yönelik önlemler alınmalı, bu doğrultuda güvenlik konseptleri üzerine çalışılmalı.”

“Toplum 5.0 ve Endüstri 5.0 entegrasyonu için eğitim şart”

Türkiye’de otomotiv sektöründe ar-ge ve inovasyonu, Toplum 5.0 doğrultusunda nasıl şekillendirebiliriz?

Öncelikle Toplum 5.0 felsefesini iyi anlamamız ve akıllı toplum içinde sağlık, altyapı, çevre ve mobilite gibi problemleri çözmek için gerekli uygulamalara bakmamız gerek diye düşünüyorum. Veri aktarımı-paylaşımı, yapay zekâ, elektrikli ve otonom taşıtlar, drone ve insansız sistemlerin lojistik alanında filolarda kullanımı, sensor ve robotların altyapı kontrolüne entegrasyonu ortak çözümler arasında en fazla karşımıza çıkan uygulamalar olacaktır. Dolayısı ile veri alma-işleme teknolojileri, otonom sistemler, ileri sensor teknolojileri ve tabii ki yapay zekâ üzerine çalışmalar yapılması ve bu çalışmalara devlet ve özel sektör desteğinin verilmesi önemlidir. Elektrikli ve insansız araçlar tasarlanırken, bu araçların günlük hayatta kullanımı esnasında üçüncü kişilerden meydana gelebilecek olası siber problemler de hesaba katılmalı. Tasarım süreçleri devam ederken bu doğrultuda güvenlik konseptleri üzerine de çalışılmalı, olası siber güvenlik sorunları önceden çözülmeli. Sosyal hayat içerisinde gelişmiş araç teknolojilerinin sağlıklı bir şekilde var olabilmesi için yeni bir şehircilik anlayışı ile akıllı şehir dizaynına ve altyapısına ihtiyaç olacaktır. Buna göre Toplum 5.0 ile Endüstri 5.0 birlikte değerlendirilerek tasarımların yapılması gerekmektedir. Toplum 5.0 ve Endüstri 5.0 entegrasyonu ancak Eğitim 5.0 ile sağlanabilir. Bunu da ancak eğitimde dünya standartlarını yakalarsak başarabiliriz. 

Otomotiv sektörü için ne tür fırsatlar görüyorsunuz? Gelecek 20 yılda otomotiv teknolojilerinde ne tür gelişmeler bekliyorsunuz?

Otomotiv sektörü birçok yönden değişim göstermekte ve yenilikler yakın gelecekte de ivmesi artarak devam edecektir. 3D yazıcı teknolojileri, otonom sistemler, paylaşım ekonomisi gibi yenilikçi yaklaşımlar otomobilin imalatını, otomobilin sürüşünü ve otomobile sahip olup olmama tercihini radikal olarak değiştiren gelişmelerdir. Kendi tasarımınızı yapabileceğimiz bir otomobilin parçalarını seçip online olarak üretimini yapabileceğimiz bir gelecek bizleri bekliyor. Drone teknolojilerinin geldiği noktayı göz önünde bulundursak insansız uçan otomobiller 20 yıl içinde olmasa da daha ileride olabilir. Fakat daha gerçekçi bir tahmin yapmak gerekirse, 20 yıl içerisinde benzinin yerini elektrik alacak ve buna bağlı olarak yollarda elektrikli otomobillerin kullanımı yüzde 25-50 civarında olacaktır.

Otonom araçlar üzerine yapılan çalışmalara baktığımızda, akıllı otomobilleri bugün kullandığımız akıllı telefonlar gibi kullanacağımızı öngörebiliyoruz. Gelecekte uzaktan şarj teknolojileri ile araçların şarjı yapılacaktır.

Paylaşım ekonomisinde UBER, bilhassa yurt dışında otomobil kullanımına bakışı ve günlük kullanımı değiştirdi. Yollarda gördüğümüz otomobil sayısının artması hem çevre hem de mega kentlerde park ve trafik gibi sorunlara neden olacak. Bütün bunlara dayanarak, her kişinin bir otomobile sahip olmasını öngören işletme modeli yerine kullanılan süre üzerinden otomobile erişim modelinin yaygınlaşacağını ve otomotiv kullanımında paylaşım ekonomisinin artacağını söyleyebiliriz.

Otomotiv sektörü bizim gibi ülkelerin ekonomileri için çok belirleyici bir etkiye sahip sektördür. Bu sektördeki gelişmelerin yakından takip edilmesi, incelenmesi ve sonuçlarının geniş bir kitleye duyurulması noktasında ODD`nin yaptığı çalışmaları çok değerli buluyorum. Yakın gelecekte yerli otomobilimizin de yollara çıkmasıyla sektörün tüm paydaşları ile birlikte daha da güzel çalışmalara imza atmanızı temenni ediyor, söyleşi fırsatını verdiğiniz için ODD’ye teşekkürlerimi sunuyorum.

Prof. Dr. Nadir Yılmaz

Howard Üniversitesi Makina Mühendisligi Bölüm Başkanı

SAE International Şeref Üyesi (SAE Fellow)

Türkiye Otomotiv Mühendisleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi

 


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next