KPMG Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı M. Yavuz Öner Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Yeni KDV Genel Uygulama Tebliği neler getiriyor?

1 Mayıs’ta yürürlüğe giren yeni KDV Genel Uygulama Tebliği, bugüne kadar yayımlanmış 123 tane genel tebliği yürürlükten kaldırarak tek bir uygulama tebliği olarak birleştirdi. Yeni tebliğ KDV uygulamalarına ilişkin düzenlemeleri birleştiren tek bir tebliğ uygulaması olması bakımından, vergi sisteminin sadeleştirilmesi ve kolaylaştırılmasına dönük atılmış önemli bir adım olarak görülebilir.

KDV Genel Uygulama Tebliği’nin KDV iadelerinin hızlandırılması ve mükelleflerin “özel esaslar” uygulaması nedeniyle yaşadığı sıkıntıların giderilmesi bakımından yararlı olması bekleniyor.  

Bununla birlikte tebliğ, bazı işlemlerden kaynaklanan KDV iadelerini önceki uygulamadan farklı olarak vergi incelemesine ya da yeminli mali müşavir raporuna bağlı hale getiriyor ve bu işlemler bakımından KDV iadelerini daha sıkı bir kontrol altında tutmayı hedefliyor.

Tebliğ ile getirilen bazı önemli yenilikleri aşağıda kısaca ele alacağız.

İhraç kayıtlı teslimlerin kapsamı genişliyor

Daha önce sadece sanayi sicil belgesi sahibi imalatçılar tarafından yapılabilen ihraç kayıtlı teslimler, artık tarımsal ürün üreticileri tarafından da yapılabilecek. Bunun için tarımsal ürün üreticilerinin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan alınmış çiftçi kayıt belgesi, gıda işletmesi kayıt belgesi ve işletme onay belgelerinden (üretici belgesi) herhangi birine sahip olması gerekiyor.

KDV iadesi tutarı teslim ve hizmet bedelinin yüzde 18 ini aşamayacak

İade edilecek KDV tutarı, teslim ve hizmet bedelinin genel vergi oranı (yüzde 18) ile çarpımı ile bulunacak tutarı prensip olarak aşamayacak. İhraç edilen ürünün direkt maliyetleri nedeniyle yüklenilen katma değer vergisi nedeniyle bu sınırın aşıldığı durumlarda, aşan kısım vergi incelemesine göre iade edilebilecek.

DİİB kapsamındaki teslimler

Yeni tebliğ ile DİİB kapsamında “eşdeğer eşya” teslimleri mümkün kılındığı gibi, DİİB kapsamında mal teslim edebilmek için imalatçı olma şartı kaldırılıyor. İmalatçılar dışındaki satıcılar da bundan böyle DİİB sahibi alıcılara tecil terkin uygulaması kapsamında mal teslim edebilecekler.

Hizmet ihracından kaynaklanan KDV iadeleri

Vergi idaresinin hizmet ihracından kaynaklanan iadeleri kontrol altında tutma yönünde bir yaklaşım sergilediği görülüyor. Hizmet ihracından kaynaklanan KDV iadelerinde bundan sonra, mahsuben iadeler YMM ya da vergi inceleme raporuna göre, nakden iadeler ise münhasıran vergi inceleme raporuna göre yerine getirilebilecek. Daha önce, mahsuben iadeler YMM raporu ya da vergi inceleme raporu aranmaksızın yapılırken, nakden iadelerde YMM raporu yeterli oluyordu.

Proje esasına göre uygulanacak istisnalar

Deniz, hava ve demiryolu araçlarının imal, inşa, bakım, onarımı kapsamındaki teslim ve hizmetler, limanların inşa ve genişletilmesi, altın ve kıymetli madenlerin işletme ve rafinaj faaliyetleri, ulusal güvenlik amacıyla ilgili askeri ve emniyet kurumlarına yapılan teslimler gibi bazı istisna uygulamalarında hazırlanan ve ilgili kurumlarca onaylanan proje kapsamındaki mal ve hizmet listeleri dahilindeki teslimlerin istisnadan yararlanması ve vergi dairelerinden alınacak istisna belgelerinin her bir proje sonunda vergi dairesi tarafından kapatılması suretiyle istisna uygulanacak.

Taşımacılık istisnasından kaynaklanan mahsuben iadeler

KDV Kanunu’nun 14’üncü maddesine istinaden vergiden istisna tutulan uluslararası taşımacılık faaliyetlerinden kaynaklanan KDV iadelerinin mahsuben talep edilmesi halinde de YMM ya da vergi inceleme raporu zorunlu tutuluyor. Daha önce bu işlemlerden kaynaklanan mahsuben iadeler için YMM ya da vergi inceleme raporu istenmiyordu.

KDV iadelerinde “Genel Esaslar” ve “Özel Esaslar” uygulaması

Tebliğ mükelleflerin özel esaslara alınmasını daha zor hale getiriyor. Mükelleflerin artık yüzeysel tespitlere ve şüphelere dayalı raporlara ya da yazılara istinaden özel esaslar kapsamına alınması önleniyor.

Özel Esaslar uygulaması, mükelleflerin KDV iadelerini zorlaştıran önemli bir engeldi. Mükellefler kendileri özel esaslara alındığında ya da özel esaslar kapsamına alınmış firmalardan mal veya hizmet tedarik ettiğinde KDV iade talepleri kısmen hatta bazen tamamen olumsuz sonuçlanabiliyordu.

Yeni düzenlemeyle, sahte belge veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme iddiasıyla mükelleflerin özel esaslara alınabilmesi için vergi inceleme raporu ile bu hususun ayrıntılı olarak tespit edilmesi gerekiyor. Eğer, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme yönünde mükellef hakkında bir tespit söz konusuysa mükellef nezdinde en az iki kişiden oluşan komisyon tarafından yapılacak yoklama ile bu tespitin doğruluğu araştırılır. Ayrıca bu tespitin doğrudan ilgili mükellef ve onun düzenlediği belgeler yönünden Maliye Bakanlığı ilgili birimleri ya da inceleme elemanları tarafından yapılmış somut bulgulara dayanan raporlara dayanması gerekiyor. Yoklama sonucunda mükellef hakkında özel esaslara alınmayı haklı kılacak bir tespit yapılamazsa mükellef, sahte belge düzenleme fiili kaynaklı olarak özel esaslara alınmayacak.

Tebliğ, bugüne kadar uygulana geldiği üzere, tamamen ticari ilişkide bulunduğu kişilerin durumları dikkate alınarak şüpheye dayalı nedenlerle incelemeye alınanların özel esaslara alınmasına son veriyor. Ayrıca, haklarında olumsuz rapor ya da tespit bulunanlardan yapılan alımlar nedeniyle mükelleflerin özel esaslara alınmasından ya da söz konusu alımlara ilişkin KDV, iade talebinden tenzil edilmeden önce mükellefe bu alımların gerçek olduğunu ispatlayabilmek için 15 günlük bir süre tanınmasına imkân veriliyor. Daha önce, bu ispat sadece banka ve finansal kurumlar aracılığıyla yapılan ödemelerle yapılabilirken, artık işlemin gerçekliğine delil teşkil edebilecek başka belgeler de (tapu işlemleri, harç ödemeleri, noter belgeleri, satın alınan mallara ilişkin sigorta ve taşıma senetleri gibi) işlemin gerçekliğinin kanıtı olarak dikkate alınabilecek.

Tabi burada vergi dairelerinin yaklaşımının nasıl olacağı ve sunulan delillere ne kadar itibar edecekleri uygulamada görülecek. Bu noktada vergi dairelerinin yapılan düzenlemenin ruhuna uygun şekilde, olumlu yaklaşımlar sergilemesini bekliyoruz. Ayrıca, halen özel esaslarda bulunan mükelleflerin tebliğde getirilen bazı kolaylıklardan yararlanarak özel esaslardan çıkması ya da haklarında başka olumsuzluk tespit edilmeyenlerin tebliğde her bir durum için belli edilmiş sürelerin geçmesiyle otomatik olarak özel esaslardan çıkışına olanak tanınması da olumlu düzenlemeler olarak göze çarpıyor.

İndirimli teminat uygulaması

İndirimli teminat uygulaması imkânı dış ticaret sermaye şirketleri, sektörel dış ticaret şirketleri ve imalatçı ihracatçılar yanında diğer mükelleflere ve ihracat dışındaki diğer KDV iade talep hakkı doğuran işlemlere de genişletildi. Mükelleflerin tebliğde belirlenen genel ve özel şartları sağlaması halinde İTUS uygulamasından yararlanmaları mümkündür. Böylelikle, şartları haiz tüm mükellefler iade talebinin yerine getirilmesi sürecinde katlandıkları finansman yükünü azaltma imkânı bulabilecekler. Bu arada bu uygulamanın olumlu olduğunu söylemek için bir neden daha bulunuyor. Yukarıda da değindiğimiz gibi, yeni tebliğde, daha önce YMM raporu ile gerçekleştirilebilen nakden iade taleplerinin vergi incelemesi, YMM raporuna dahi gerek duyulmadan gerçekleştirilen bazı iade taleplerinin ise teminat veya YMM raporu ile gerçekleştirilebilecek olması, mükellefleri daha önce karşılaşmadıkları bir teminat sunma yükümlülüğü altında bırakacak. Bu nedenle indirimli teminat uygulaması mükelleflerin teminat maliyetini azaltması bakımından önemli.

Tebliğde problemli olarak gördüğümüz konular nelerdir?

Olumlu düzenlemelerin yanında bazı sıkıntılı gördüğümüz alanları da belirtmek gerekiyor. Bunlardan en önemli gördüğümüz husus yukarıda da değindiğimiz gibi, vergi incelemesine göre yerine getirilecek iade taleplerinin genişletilmiş olması. Vergi incelemelerinin daha ziyade zamanaşımına uğrama sınırındaki dönemlere ilişkin incelemelere öncelik verilerek ele alınıyor olması, uygulamada mükelleflerin iade taleplerinin sonuçlandırılmasının en az bir iki yılı bulabileceğini düşündürüyor. Sürekli iade alan ve böyle bir zorunluluğa muhatap olan mükelleflerin sürekli olarak teminat sunarak iade alacak olmaları ciddi bir zaman ve finansman külfeti getirecek.

Halen özel esaslarda bulunanların genel esaslara dönüşü için öngörülen geçiş hükümleri yeterli değil. Örneğin, sahte belge düzenleme tespiti bulunan bir mükellef özel esaslara alınmadan önce vergi dairesi tarafından yapılacak bir yoklama ile bu durumdan kurtulabiliyorken, tebliğden önce sadece şüpheye dayalı bir takım bildirimlerle özel esaslara alınmış bulunan mükelleflerin özel esaslardan çıkışı için böyle bir kolaylaştırıcı imkâna ver verilememiş olmasını eksiklik olarak görüyoruz. Bu durumdaki mükelleflerin, yeni durumda özel esaslardan çıkış için getirilen kolaylıklardan yararlandırılması uygun olacak.

Yine daha önce 117 No.lu Genel Tebliğ ile 49 No’lu KDV Genel Tebliği’nin B Bölümü’nün yürürlükten kaldırılması nedeniyle mükellefler, haklarında yapılan incelemeler ya da pişmanlıkla beyan sonucu tarh edilen 2 No’lu KDV ödemelerini, ödedikleri dönemde – vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmış olduğu için – indirim imkânından yararlanamıyorlar. Bu durum aslında bir vergi mükerrerliği ve adaletsizliği yaratıyor. Burada daha önce 49 No’lu Tebliğ ile çözüme kavuşturulmuş uygulamaya dönüşün sağlanması ve mükelleflerin sonradan ikmalen ya da resen tarh edilen sorumlu sıfatıyla ödenen KDV’yi ödedikleri dönemde indirimlerine imkân tanınması uygun olurdu.

Sonuç

KDV sistemini düzenleyen tüm tebliğlerin tek bir uygulama tebliğinde toplanması, Maliye Bakanlığı’nın ÖTV, 6183 sayılı Kanun ve Kurumlar Vergisi uygulamalarında başlattığı tek tebliğ uygulamalarının devamı niteliğinde. Bu kapsamlı tebliğ ile özellikle KDV iadelerine ilişkin düzenlemelerde yeniliklere gidildi. Bazı istisnalardan kaynaklanan iadelerin YMM raporu ya da vergi inceleme raporu ile yerine getirilmeye başlanacak olması bu işlemlerden kaynaklanan iadelerin daha yakın kontrol altına alınacağını göstermekle birlikte, genel iade sistemini düzenleyen genel esaslar-özel esaslar uygulamasında mükellef haklarını biraz daha koruyan bir düzene geçiliyor olması olumlu. Vergi dairelerinin yeni sistemde konulara yapıcı yaklaşımları ve yorumları da önemli olacak.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next