ODD Başkanı Mustafa Bayraktar Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Sayın Bakanlarım,

Sayın Misafirler,

Değerli Basın Mensupları,

Açılışımıza hoş geldiniz, şeref verdiniz!

Fuarlar bizim için en heyecanlandığımız ve motive olduğumuz zamanlardan biridir. İşimiz, uzun vadeli planlar yaparken, bir yandan da hayatı 30 günlük dilimler halinde yaşamayı gerektirir. Tüm markalar her gün, anlık bir şekilde çeşitli mecralarda karşınıza çıkabilir ama uzun vadeli planlarımızı, yeniliklerimizi, sizin hayatınızda gelecekte ne şekilde yer almayı arzuladığımızı ancak burada, fuarlarda görebilirsiniz. Bu yıl fuarda; 45 markanın 500'e yakın modeli ilk kez bir arada sergilenecek. Toplam 4 modelin dünya, 31 modelin Türkiye lansmanı yapılacak.

Otomotiv Distribütörleri Derneği'nin amacı, sektörün gelişim ve büyümesine çalışmalarıyla katkı sağlamaktır. Fuarları desteklemeye 90'lı yıllarda başladık. 1996-2011 yılları arasında toplam 1.7 milyon m2 alanda 6.5 milyon ziyaretçiyi markalarla bir araya getirdik. İstanbul Autoshow, 2006 yılından bu yana, Uluslararası Otomotiv Sanayicileri Birliği OICA'nın fuarlar takvimine girmesiyle uluslararası bir nitelik kazandı. OICA'nın yıllık olağan Genel Kurul toplantısının da Autoshow fuarıyla aynı tarihlere denk getirilmiş olması bizler için ayrı bir motivasyon kaynağı oldu.

Bu organizasyonun ülkemizde ve fuarımızla aynı anda yapılıyor olması Türk otomotiv sanayiinden mühendisliğine, yan sanayisinden perakende ağına kadar geldiği noktanın yanı sıra, özellikle her geçen gün sofistikeleşen Türk tüketici ve pazarının geldiği konum ve potansiyelinin göstergesidir. Bugün burada bu heyecanı bizimle paylaşan 25 ülkeden 47 OICA temsilcisine de ayrıca hoş geldiniz demek istiyorum.

Pazarımız, 2011'i 911 bin adetlik satış ile tamamlanmasının ardından bu yılın ilk 9 ayında %12.2'lik bir azalmayla devam ediyor.

Ekonomide yumuşak inişi sağlamak amacıyla 1 yıl önce alınmaya başlanan mali önlemler, ve özellikle geçen sene 1600 ve 2000cc üzeri otomobillere, hafif ticari araçlara, geçtiğimiz Eylül ayında ise 1600 cc altındaki otomobillere gelen vergi artışları pazarımızı olumsuz etkiledi.

Sonuçta, 2012 yılı otomotiv sektörü toplam pazarının 815 binler seviyesinde gerçekleşeceğini öngörüyoruz. Bu seviye, pazarımızın gerçek potansiyelinin çok gerisinde. Araç sahipliği oranı Türkiye'de hala bin kişide 141'le dünya ortalaması seviyesinde.

Dünyanın en büyük 16'ıncı ekonomisi olacağız ama araç sahipliğinde ancak dünya ortalamasında olacağız! Bunda bir terslik var. Derneğimiz bu konuyu derinliğine irdelemek ve birçok kesim tarafından sorgulanan pazarın gerçek potansiyelini tespit etmek amacıyla 2009 yılında 10 yıllık bir yol haritası ve bilimsel bir talep projeksiyonu çalışması yayınladı.

Bu sene ise, verileri güncelleyerek devamı niteliğindeki ikinci çalışmayı yayınladık. Her iki çalışma da gösterdi ki ülkemizin refah seviyesi yani satınalma gücü ile otomotiv talebi arasında çok kuvvetli bir korelasyon var. Hane halkının geliri %1 artarsa talep %2'den fazla artıyor.

Geçtiğimiz 10 yılın ortalama ekonomik büyüme oranı olan %5.5'lik bir oranda büyümeye devam edersek, ancak o takdirde, 2014 yılında psikolojik 1 milyonluk pazar rakamına ulaşabileceğiz.

Türkiye gibi büyümesini dış kaynaklarla finanse edebilen, 2011 yılı itibariyle 70 milyar dolarlık cari açığının 55 milyar dolarını enerjiye ödeyen bir ekonomide böyle büyüme oranlarını her sene üst üste yakalamak mümkün görünmüyor. Vergi tahsilatının yarıdan fazlasının dolaylı vergilerden yapıldığı ülkemizde faturanın büyük bölümünün sektörümüze kesiliyor olması da gerçek potansiyele ulaşmaktan bizleri hep alıkoyuyor.

Avrupa Birliğine uyum çerçevesinde markalar sadece en son teknolojiyle donatılmış araçları pazara sunabiliyorlar. En son teknoloji, her zaman, üretici ve o işin ticaretinden para kazanmaya çalışanlar üzerinde ek maliyet demektir. Bizler için hal böyleyken, motorlu taşıtlar yani kullanım vergisi, araç yaşının artmasıyla neredeyse sıfırlanıyor. Bugünkü yaşlı araç parkımızın sebebi de budur. Ortalama yaşı 12 olan parkın %35'i 16 yaşın, %20'si ise 22 yaşın üstünde. Malumunuz ömrünü tamamlamış araçların dönüşüm ve toplanması konusunda distribütörler büyük bir sorumluluk üstlendi. Ama maalesef, 2011 yılında hurda merkezlerine sadece 1500 adet araç hurdaya çıkmak üzere teslim edildi.

Köhne diyebileceğimiz araç parkının kazalarla yarattığı kamu sağlığı probleminin yanında eski teknoloji emisyonların yol açtığı enerji israfı, olumsuz çevre etkileri, tamir/bakım için yurtdışından alınan eski teknoloji yedek parçalar en büyük problemimiz olarak görülen cari açığımıza da negatif etki ediyor. Cari açığın müsebbibi sektörümüz değil, köhne araç parkına sebebiyet veren güncel olmayan uygulamalardır.

“Peki ne yapılmalı” konusuna biraz kafa yorduk. Öncelikle, temel vergisel yanlışlıklardan dolayı çalışmayan ömrünü tamamlamış araçlarla ilgili sistemin, vergilerin bugünkü seviyesini koruması koşuluyla ancak hurda teşviğiyle çalışabileceğine kanaat getirdik. Bu sene yayınladığımız çalışmada açık bir öneri yer alıyor. O da ömrünü tamamlamış araçlarla ilgili sistemin çalışabilmesi için hurdaya çıkan araçların sadece yenisinin alınması konuşuyla kullanılabilecek bir vergi teşviği verilmesidir. Bu yolla, bugünkü ekonomik konjonktürde senede ortalama 100 bin civarı aracın trafikten çekilip yenileriyle değiştirilebileceği sonucuna vardık. Üstelik maliyemizin de bu sayede hiçbir ek fon ayırmadan 1 milyar TL'nin üzerinde ek gelir elde edebilmesi mümkün.

12 milyonluk araç parkında her sene 100 bin aracın yenilenmesi, araç parkının gençleştirilmesi konusunda önümüzde çok uzun bir yol olduğunu gösteriyor. Bu da aklıma eski bir Çin atasözünü getirdi: Binlerce kilometrelik bir yolculuk ilk adımın atılmasıyla başlar.

Önümüzde ülkemiz için önem taşıyan bir 2023 vizyonu var. Hedef: 4 milyon adetlik üretim, 75 milyar dolarlık otomotiv sektör ihracatı. Bu 4 milyonun 3 milyonu ihraç edilecek. Bu demektir ki kalan 1 milyonun bundan 10 yıl sonra iç pazarda satılacağı öngörülüyor. Bunun yanında yurtdışında üretilen araçlardan ülkemize ithalat da olacaktır. Vizyon, bundan 10 yıl sonra Türk otomotiv pazarının 2 milyonun üzerinde olmasını öngörüyor.

Mevcut sanayi üretimi %75'lik bir kapasiteyle çalışırken, yanı başımızdaki Avrupa sanayisi ve pazarı yaşadığı ekonomik sıkıntılardan ötürü yüksek kapasite fazlası verdiği bir dönemde, mevcut sanayimizin üzerine yeni yatırımlar gelmesi ve yeni teknoloji ürünlerin teşvik edilmesi amacıyla bir teşvik programı açıklandı. Bu teşvik programının çalışabilmesinin olmazsa olmazı ekonomik büyümenin devam etmesi ve buna bağlı olarak da iç pazarın canlı olması ve büyümeye devam etmesidir.

Bundan üç yıl önce, modern teşvik, vergi ve altyapı çalışmalarının tek bir elden koordineli bir şekilde yürütülmesi amacıyla ortaya konan, Otomotiv Strateji Belgesi açıklandığında büyük bir heyecan duyduk. Bu platform, kanun koyucularla piyasa oyuncularının ve bürokrasinin görüşlerini bir araya getirmesi açısından çok önemli bir araç. Bugün geldiğimiz noktada Otomotiv Strateji Belgesine katkıda bulunması öngörülen kesimlerin daha fazla bir araya gelerek yeni uygulama ve politikalar hakkında asgari müşterekte buluşarak karar alınması konusunda ileriye dönük ümidimizi koruyoruz ve korumaya devam etmek istiyoruz

Sayın Bakanlarım/Bakanım,

Ülkemizin iki lokomotif sektöründen biri olan otomotivi ne kadar önemsediğinizi biliyoruz. Bugün burada olmanız bize büyük kuvvet ve moral verdi. Gelişmesine ihtiyaç olan her sektörün olmazsa olmazı kuvvetli bir iç pazardır. Uzun vadeli stratejik bakış açısıyla işin temeline etki edecek kalıcı ve sürdürülebilir yasal düzenleme ve uygulamalar konusunda sizlerle birlikte çalışmaya hazır olduğumuzu bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Sözlerime son verirken beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyor, fuarın hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Burada büyük bir emek var, emeği geçen herkese de çok çok teşekkür ediyorum.

Saygılarımla..


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next