Türkiye’yi dünyanın en kolay ticaret yapılan ülkelerinden biri haline getireceğiz Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Türkiye'yi dünyanın en kolay ticaret yapılan ülkelerinden biri haline getireceğiz

 

Türkiye'nin dört bir köşesine, 11 bine yakın personeliyle hizmet götüren Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, yeni yapılanmasıyla görev ve sorumluluk alanını genişletti. Bakanlık olarak ülkenin kalkınmasına yönelik projeler ürettiklerini söyleyen Gümrük Müsteşarı Ziya Altunyaldız, “Türkiye'yi kolay, az maliyetli ve güvenli ticaret yapılan bir ülke haline getirmeyi hedefliyoruz” diyor. Bu hedef doğrultusunda, birçok projeye hayat verdiklerini ve vermeye de devam edeceklerini belirten Altunyaldız, 2023 vizyonlarından, gümrük işlemlerindeki Tek Pencere, NCST, Yeni Özet Beyan sistemleri ve yerinde gümrükleme uygulamasına kadar birçok yeni gelişmeyi bizlerle paylaştı.

 

 

Yeniden yapılanan Bakanlıklardan biri olan Gümrük ve Ticaret Bakanlığının mevcut yapısı hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?

2011'de 640 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın kuruluş, görev, yetki ve sorumlulukları yeniden düzenlendi. İç Ticaret, Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi, Esnaf ve Sanatkârlar ile Kooperatifçilik Genel Müdürlükleri, Gümrük Müsteşarlığı birimleriyle aynı çatı altında birleştirilerek Gümrük ve Ticaret Bakanlığı kuruldu. Böylece Bakanlığımız, gümrük işlemlerinden lojistik merkezlerine, kaçakçılıkla mücadeleden tasfiyelik hale gelen eşyanın ekonomiye tekrar kazandırılmasına, iç ticaretten esnaf ve sanatkârlara, kooperatiflerden tüketici haklarıyla piyasa gözetim ve denetimine kadar çok geniş bir alanda yetki ve görevlere sahip oldu. Büyük ve hizmet alanı itibariyle ülkemizin her bir köşesine yayılmış çok geniş bir taşra teşkilatına sahibiz. 22 Aralık 2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 2011/2474 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yeniden yapılandırdığımız 16 gümrük ve ticaret bölge müdürlüğümüz, bu bölge müdürlüklerine bağlı 147 gümrük müdürlüğümüz, 29 gümrük muhafaza kaçakçılık ve istihbarat müdürlüğümüz, 23 tasfiye işletme müdürlüğümüz ile gümrük, tasfiye ve lojistik hizmetlerini yürütüyoruz. Hâlihazırda mülga sanayi ve ticaret il müdürlükleri eliyle yürütmekte olduğumuz ticaret, tüketici hizmetleri ile esnaf, sanatkar ve kooperatif hizmetlerini önümüzdeki aylarda ilgili düzenleyici işlemlerle 81 ilde oluşturulacak ticaret il müdürlüklerimiz eliyle yürütmeye başlayacağız. Kısacası, Edirne'den Hakkâri'ye, ülkemizin dört bir köşesine hizmet götüren 11 bine yakın personeliyle büyük bir Bakanlığız.

“1.5 milyon şirketimiz var”

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın vizyonu ve hedefleri nelerdir?

İthalat-ihracat işlemleri, transit-lojistik hizmetleri ve her türlü ticari faaliyetle ilgilenen 1,5 milyon şirketimiz var. Ayrıca, 2 milyon esnafımıza, 13 bin kooperatifimize ve her biri bir tüketici olan 74 milyon vatandaşımıza hizmet sunuyoruz.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak, ülkemizi dünyanın en kolay, en az maliyetle ve en güvenli ticaret yapılan ülkelerinden biri haline getirmeyi hedefliyoruz. Bakanlığımızın temel vizyonu budur. Bu vizyonumuz doğrultusunda hayata geçirdiğimiz ve önümüzdeki dönemde hayata geçireceğimiz projelerle ülkemizin kalkınmasına, büyümesine ve vatandaşlarımızın refahına katkı sağlamayı arzu ediyoruz.

ARA SPOT: Bakanlık olarak ithalat-ihracat işlemleri, transit-lojistik hizmetleri ve her türlü ticari faaliyetle ilgilenen 1,5 milyon şirketimiz var. Ayrıca, 2 milyon esnafımıza, 13 bin kooperatifimize ve her biri bir tüketici olan 74 milyon vatandaşımıza hizmet sunuyoruz.

Türkiye'nin dış ticaret hacmi hızla büyüyor

Dünya ekonomisinde son yıllarda nasıl bir dönüşüm gözlemliyorsunuz? Bu dönüşüm gümrükleri nasıl etkiliyor?

Dünya ekonomisinde, son 10 yılda, ara malı ve hizmetlerin ticaretinde hızlı bir artış kaydedildi. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı'na (UNCTAD) göre, bugün uluslararası ticaretin üçte biri üretimi tamamlanmamış eşyadan veya eşya bileşenlerinden oluşuyor. Bu ürün ve hizmetler ise genellikle girdi maliyetlerinin görece daha düşük olduğu ülkelerde ürettiriliyor. Böylece, rekabet avantajı sağlanmaya çalışılıyor. Bu ise her geçen gün daha fazla mal ve hizmetin sınırların dışına taşınması anlamına geliyor.

Dünya ekonomisindeki bir diğer önemli gelişme ise dünya toplam üretiminden, yükselen ve gelişmekte olan ülkelerin giderek daha fazla pay almasıdır. Yani global ölçekli üretim pastasından bizim gibi daha büyük pay almak isteyen ülkelerin sayısı ve güçleri gittikçe artıyor. IMF verilerine göre, 2000'de 32 trilyon dolar değerindeki dünya üretiminin yüzde 20'sini yükselen ve gelişmekte olan ülkeler gerçekleştirdi. Bu oran 2010'da 63 trilyon dolarlık dünya üretiminin yüzde 34'üne ulaşmıştı. Rusya, Brezilya, Meksika ve elbette Çin ve Hindistan bu oran içerisinde ciddi bir paya sahip.

Ülkemizin toplam dış ticaret hacmi hızla büyüyor. 2011'de 376 milyar dolara yakın bir büyüklüğe ulaştık. Bu rakamın daha da yükselmesi, ülkemizin küresel üretim ve ticarete daha fazla entegre olabilmesi, firmalarımızın uluslararası düzeyde daha rekabetçi kalabilmesi için etkin ve kesintisiz bir mal akışını sağlayabilmek çok önemli. Hele hele bu aşamada bizim gibi 100 dolarlık imalat yapmak için 43 dolarlık ara malı veya yatırım malı ithal eden bir ülke için bu çok daha hayati bir önem taşıyor.

“Gümrükler, ağır işleyemez”

Gümrük, bu noktada nasıl bir öneme sahip?

Gümrükler, lojistik sürecin önemli bir halkasını oluşturuyor. Az önce de belirttiğim üzere hızlı ve kesintisiz bir mal akışının sağlanması ve dünya ekonomisi ile bütünleşme noktasında kilit bir rol oynuyor. Şu bir gerçek ki dünya ile çok iyi entegre olmuş bir ülkede gümrükler ağır işleyemez, gümrük işlemleri hantal ve verimsiz olamaz. Ticaret erbabı üzerinde yük oluşturamaz. Bir ülkede ticaret artıyorsa, ekonomi büyüyorsa, doğrudan yabancı sermaye akışı hızlanıyorsa, o ülkede gümrüklerin, ticari iş ve hayatın işleyişi her zamankinden daha kolay, etkin ve verimli olmak zorundadır. Dünya Bankası, OECD, Uluslararası Finans Kurumu gibi çeşitli uluslararası örgütlerce yapılan çalışmalar da bu konularda benzer sonuçlar ortaya koyuyor. Örneğin, Dünya Bankası'nın 2010 tarihli Lojistik Performans Endeksi Raporu'na göre, küresel seviyede ticareti kolaylaştırma kapasitesini yarı yarıya artırmak, dünya toplam ticaretinde yüzde 9,7 oranında bir büyümeye, yani 377 milyar dolarlık bir artışa karşılık geliyor. Yine, Dünya Bankası'nın yaptığı başka bir çalışmaya göre, bir ülkede ihracat maliyetlerindeki yüzde 10'luk bir azalma, ülkenin toplam ihracatında yüzde 4,7'lik bir artış sağlıyor.

2023 vizyonu için projeler üretiyorlar

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı ülkemizin 2023 vizyonu içerisinde Bakanlık olarak kendinize nasıl bir rol biçiyorsunuz? Bu vizyonun gerçekleştirilmesine nasıl katkı sağlayacaksınız?

Ülke olarak, Cumhuriyetimizin 100'üncü kuruluş yılı olan 2023'te, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefliyoruz. Bu, aynı zamanda 2 trilyon dolarlık bir milli gelir büyüklüğüne ve 1 trilyon doların üzerinde dış ticaret hacmine ulaşmak ve kişi başına düşen milli gelirin 25 bin dolara yükselmesi demek. Bakanlık olarak vizyonumuzu, ülkemizi dünyanın en kolay ticaret yapılan ülkelerinden biri haline getirmek olarak ortaya koyduk. Bu vizyonumuz doğrultusunda gerek gümrüklerimizde, gerek ticaret alanında projeler ortaya koyacağız ve bunları hayata geçireceğiz. Bu projeler, üretimin ve ticaretin artmasına, ticaret erbabımızın daha rekabetçi hale gelmesine ve ülkemizin 2023 hedeflerine ulaşmasına önemli katkılar sağlayacak.

 

ARA SPOT: Ülke olarak, Cumhuriyetimizin 100'üncü kuruluş yılı olan 2023'te, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefliyoruz. Bu, aynı zamanda 2 trilyon dolarlık bir milli gelir büyüklüğüne ve 1 trilyon doların üzerinde dış ticaret hacmine ulaşmak ve kişi başına düşen milli gelirin 25 bin dolara yükselmesi demek

“Tek Pencere” sistemi ile zaman kaybı önlenecek

Resmi Gazetede yayımlanan 2012/6 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile ülkemizde “tek pencere” sisteminin kurulmasına yönelik çalışmaların koordinasyonu Gümrük ve Ticaret Bakanlığına verildi. “Tek Pencere” sistemi hakkında neler söyleyebilirsiniz?

“Tek Pencere” sistemi, ithalat, ihracat ve transit gibi gümrük işlemleri sırasında gerekli olan belgelerin temin edilmesine bağlı formaliteleri, asgari düzeye indirecek bir sistemdir. Bu sistem ile çeşitli kamu kurum ve kuruluşları tarafından düzenlenen ve gümrük beyannamesine eklenen izin belgesi, kontrol ve uygunluk belgesi gibi resmi belgeler, halihazırda olduğu gibi her bir kurumdan tek tek ve ayrı ayrı temin edilmek yerine, tek bir noktaya yapılacak başvuru sonucunda sistem eliyle temin edilecek. İlgili kurum ve kuruluşların bilgisayar sistemleri arasında kurulacak bağlantı sayesinde, sistem kurum ve kuruluşlar arasında interaktif bir haberleşme yöntemi ile bu kuruluşlar tarafından düzenlenen belgeler, elektronik ortamda belge başvurusunun yapıldığı “tek müracaat noktasına” gönderilecek.

 

Bu uygulamayla neler amaçlanıyor, uygulama ne gibi kolaylıklar getirecek?

“Tek Pencere” sistemini hayata geçirdiğimizde ithalat, ihracat ve transit işlemlerinde uluslararası ticarete konu eşya için gerekli olan belgeleri, ticaret erbabımız tek noktadan elektronik ortamda temin edebilecek. Yani, dış ticaret erbabımız “tek pencere” sistemi sayesinde, beyannameye eklenmesi gereken belgeler için kurum kurum dolaşmak zorunda kalmayacak. “Tek Pencere” uygulaması sayesinde, dış ticaret işlemlerinin tamamlanma süresi minimum düzeye düşürülerek, firmaların belge müracaatları nedeniyle maruz kaldığı zaman kayıpları önlenmiş olacak. Zira bu işlemler nedeniyle ticaret erbabımız çok büyük zaman kayıpları ve maliyetlerle karşı karşıya kalıyor. Bunu Dünya Bankası'nın her yıl yayımladığı İş Yapma Kolaylığı Raporu (Doing Business) çok çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Rapor, ülkemizin de dahil olduğu 183 ülkenin yatırım ortamlarının ne ölçüde ideal olduğu konusunda yabancı yatırımcılara ışık tutuyor. Bu yıl ise dokuzuncusu yayımlandı. Bu ve benzeri projelerimizin sayısı arttıkça ve bunları başarıyla hayata geçirdikçe, inanıyorum ki, Dünya Bankası Raporu da dahil olmak üzere çeşitli uluslararası raporlarda ülkemiz iş yapma kolaylığı ve rekabetçilik açısından daha üst sıralarda yer alabilecek. Bu hususun gerçekleştirilmesi dış ticaret erbabımızın rekabetçiliği açısından son derece önemlidir.

ARA SPOT: “Tek Pencere” uygulaması sayesinde, dış ticaret işlemlerinin tamamlanma süresi minimum düzeye düşürülerek, firmaların belge müracaatları nedeniyle maruz kaldığı zaman kayıpları önlenmiş olacak. Zira bu işlemler nedeniyle ticaret erbabımız çok büyük zaman kayıpları ve maliyetlerle karşı karşıya kalıyor.

Türkiye, 80. sırada yer alıyor

İş Yapma Kolaylığı Raporu'nun içeriği hakkında bilgi verebilir misiniz?

Rapor'a göre, ülkemiz, uluslararası ticaret alanında iş yapma kolaylığı bakımından 80. sırada yer alıyor. Aynı Rapor'da, ülkemizde bir ihracat işlemi için ortalama geçen süre 14 gün ve konteyner başına maliyet 990 dolar; ithalat için ise ortalama geçen süre 15 gün ve konteyner başına maliyet 1063 dolar olarak belirtiliyor. Rapor yayımlandıktan sonra, konuyu biz de detaylı bir şekilde ele aldık ve ortaya çıkan sonuçları analiz ettik. Neden işlem süreleri bu kadar uzun diye kendimize sorduk? Ve bazı kritik sonuçlara ulaştık.

Bu sonuçlar nelerdir?

Bakanlığımız verilerine göre, 2011 yılı itibariyle, gümrük beyannamelerinin açılmasından kapatılmasına kadar geçen süreler, ortalama olarak ihracatta 7 saat ve ithalatta 1 gün 5 saattir. Ancak, söz konusu Rapor'da ülkemizde bir ihracat işleminin 14 gün ve ithalat işleminin ise 15 gün sürdüğü ifade ediliyor. İlk bakışta veriler arasında bir çelişki varmış gibi gözüküyor. Aslında burada bir çelişki yok. Verilerin birbirinden farklı olmasının temel sebebi, ithalat veya ihracat işlemlerinde gümrük işlemi dışında başka işlemlerin, iş ve süreçlerin de bulunması. Yani bir ithalat işlemi yalnızca gümrük işleminden oluşmuyor. Bu süreçte, çeşitli kurum ve kuruluşlar ile bunların iş ve işlemleri de var. Mesela gerekli izin, kontrol ve uygunluk belgelerinin verilmesi, teknik kontrollerin yapılması, liman işlemleri, elleçleme işlemleri, eşyanın alıcısına teslimi için ülke içinde taşınması gibi çok sayıda işlem ve süreçten söz etmek mümkün.

“İthalat işlemi 15 gün sürüyor”

Bir ithalat işlemi sırasında en büyük zaman kaybı ne zaman yaşanıyor?

Dünya Bankası'na göre, ülkemizde 15 gün süren bir ithalat işleminde (yani eşyanın limana gelmesinden alıcısına teslimine kadarki işlemlerde) belgelerin hazırlanması 8 gün, liman işlemleri 3 gün, gümrükleme işlemleri ve teknik kontroller 3 gün ve yurt içi taşımacılık 1 gün sürüyor. Görüldüğü üzere, ticaret erbabımız bir ithalat işlemi sırasında en büyük zaman kaybını, o eşya için ilgili kurum ve kuruluşlardan izin, kontrol ve uygunluk belgelerinin alınması ve yine bu kurum ve kuruluşlarca eşyanın gerekli teknik kontrollerinin yapılması nedeniyle yaşıyor. Üstelik belgelendirme işlemleri ülkemizde oldukça geniş bir eşya grubu için uygulanıyor. Örneğin, 2010 yılına baktığımızda, ülkemize giren ve ülkemizden çıkan eşya türlerinin yüzde 72'sinde en az bir kurum veya kuruluşun belgelendirme işleminin söz konusu olduğunu görüyoruz. Bu ise bir yandan gümrüklerimizde beklemeleri ve iş yükünü artırırken, diğer yandan ticaret erbabımızın işlem maliyetlerinin yükselmesine yol açıyor. Firmalarımız, etkin olmayan bu belgelendirme işlemleri nedeniyle, ithalat ve ihracat işlemlerinde gelişmiş ülkelerdeki rakiplerine göre büyük bir zaman kaybıyla karşı karşıya kalıyor. Örneğin, İsveç'teki bir firma, bir ithalat işlemini ülkemizdeki bir firmaya göre 9 gün daha kısa bir sürede bitirebiliyor. Bu da konteyner başına 300 dolardan daha fazla bir maliyet avantajı sağlıyor. Yani, bizim ticaret erbabımız tabiri caizse rekabet arenasında daha en başından yarışa geriden başlıyor. Tüm bu hususlar biz Gümrük ve Ticaret Bakanlığı çalışanları için ticaret erbabımızın maliyetlerini daha aşağı seviyelere çekecek, onları daha rekabetçi kılacak strateji ve politikalar geliştirmeyi zorunlu hale getiriyor.

 

“Transit sistemini AB'ye entegre hale getireceğiz"

Otomotiv firmaları, AB üyesi ülkelerde uygulanmakta olan “NCTS” ve “Yeni Özet Beyan Sistemi” uygulamalarıyla gümrüklerimizde de tanıştı. Bu yeni uygulamalar firmalara ne tür avantajlar sağlıyor?

Yeni Bilgisayarlaştırılmış Transit Sistemi'ni (NCTS -New Computerized Transit System) geçtiğimiz aylarda ülkemizde başarıyla hayata geçirdik. Şu an itibariyle tüm gümrüklerimizde NCTS'yi uyguluyoruz. Ayrıca, ülkemizdeki sistemin Temmuz 2012 itibariyle AB ile entegre hale gelebilmesi için -başka bir ifade ile Ortak Transit Sistemi'ne geçebilmek için- Bakanlık olarak yoğun bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Temmuz 2012 itibariyle, ülkemizdeki transit sistemini AB'ye entegre hale getirdiğimizde, ülkemiz henüz tam üye olmamasına rağmen transit işlemleri açısından AB üyesi bir ülke gibi işlem yapabilecek duruma gelecek. Böylece, firmalarımız, gerek Türk gümrük idarelerinde gerek AB gümrük geçişlerinde daha az bürokrasi ile karşılaşacak, sınır kapılarında yaşanan yoğunluklar azalacak ve sınır geçişleri daha hızlı hale gelecek. Ayrıca, firmalarımız, elektronik beyanı her aşamasında izleyebilecek, taşımanın gerçekleşip gerçekleşmediğini, teminatının serbest kalıp kalmadığını da takip edebilecek. Konuyu size şöyle bir örnekle açıklayayım: Temmuz 2012 itibariyle Türkiye AB'ye olan taşımalarında ortak transit sistemine geçtiğinde, firmalarımız Ankara Tır Gümrük Müdürlüğü'nden açacakları bir transit beyannamesiyle Hamburg ya da Londra'ya kadar eşyayı tek bir beyan ile taşıyabilecek. Aynı şekilde, Rotterdam'da açılacak bir transit beyannamesi de başka bir işleme gerek kalmaksızın Konya'daki gümrüğümüzde sonlandırılabilecek.

ARA SPOT: Yeni Bilgisayarlaştırılmış Transit Sistemi'ni (NCTS -New Computerized Transit System) geçtiğimiz aylarda ülkemizde başarıyla hayata geçirdik. Şu an itibariyle tüm gümrüklerimizde NCTS'yi uyguluyoruz.

“NCTS” ve “Yeni Özet Beyan” sistemi maliyet avantajı sağlıyor

 

“NCTS” hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bu sistemden nasıl bir maliyet avantajı sağlayacağız?

NCTS, eski sisteme göre daha az maliyetli bir sistem. Bu açıdan firmalarımıza büyük maliyet avantajları sağlıyor. Şöyle kabaca bir hesaplama yaparsak, geçmiş verilerden hareketle TIR Karnesi sayısının 2012'de yıllık 1milyon civarında olacağını ve bunun da en az yarısının AB ile yapılan taşımalarda kullanılacağını varsaydığımızda, sektöre yıllık yaklaşık 53 milyon Avroluk bir maliyet avantajı sağlayacağımızı söyleyebilirim. Ayrıca, yine 1,5 milyon transit beyannamesinin de yüzde 25'inin AB'ye yapılan taşımalarda kullanılacağını varsayarsak, bunlar da artık NCTS kapsamında işlem göreceğinden, yıllık yaklaşık 10 milyon Avro da transit beyannamelerinden maliyet tasarrufu sağlamış olacağız. Kağıt ortamındaki transit beyannamelerinin NCTS kapsamında elektronik ortama taşınmasından ise yıllık yaklaşık 4 milyon TL'lik bir maliyet tasarrufu sağlayacağız.

 

Peki, “Yeni Özet Beyan” sistemi neler getirecek?

Gümrüklerimizde bu yılın başından beri yürürlükte olan yeni uygulamalardan biri de “Yeni Özet Beyan” sistemi. Bu uygulama ile tıpkı AB üyesi ülkelerde olduğu gibi, eşya ve taşıta ilişkin bilgileri eşyanın ülkemize gelmesinden önce elektronik ortamda almaya başladık. Bu sayede, risk analizlerine ve kontrollere eşyanın gelişinden önce başlıyoruz. Risk unsuru içermeyen eşyanın işlemlerini hızlandırıp teslim süresini kısaltmış oluyoruz. Bunun yanında, konusu suç teşkil eden, yasak, tehlikeli veya sakıncalı eşyanın yurda girişini engelleyerek güvenli bir ticaret ortamı tesis ediyoruz. 2011 yılı itibariyle hava ve denizyolunda 540 bin özet beyan kullanıldı. 2012 için aynı rakamlar üzerinden bir hesaplama yaptığımızda, özet beyanın sadece elektronik ortamda düzenlenmesi sayesinde yıllık yaklaşık 1 milyon TL'lik bir maliyet tasarrufu sağlamış olacağız. İşlemlerin hızlanması sayesinde demuraj (konteynır başına alıcı tarafından ödenen gecikme bedeli) ve ardiye ücretlerinde de ciddi azalmalar olmasını bekliyoruz. 2011 yılında limanlarımızda elleçlenen 6,6 milyon konteynerin, sadece yüzde 1'inde dahi liman bekleme sürelerini 1 gün kısaltabilsek ticaret erbabımız için maliyetleri 2,9 milyon TL tutarında azaltmış olacağız.

“Yerinde gümrükleme, ezberleri bozacak”

“Eşyanın kayıt yolu ile rejime girişi” uygulaması konusunda, Bakanlığınızda yürütülmekte olan bir çalışma var mı?

Bildiğiniz gibi, “eşyanın kayıt yolu ile rejime girişi” veya kısaca “yerinde gümrükleme” uygulaması, eşyanın gümrükleme işlemlerinin firmaların kendi tesislerinde yapılabilmesine imkan tanıyor. Bu ise eşyanın gümrüğe hiç uğramaması demek. Esasında, bu açıdan baktığımızda, ben bu uygulamayı gümrüklerde hep birlikte yaşayacağımız bir “paradigma değişimi” olarak görüyorum. Yani, bu uygulama bir nevi ezberleri bozacak, alışılmışın dışına çıkmamızı sağlayacak. Klasik gümrük uygulamalarının değişmesi ve dönüşmesini tetikleyecek. Önümüzdeki dönemde hayata geçirilecek müşteri odaklı birçok yeni uygulamanın da öncüsü olacak. Bu anlamda, “yerinde gümrükleme”yi tek başına bir uygulama değil, tam tersine birçok yeni uygulamanın ilki, hazırlayıcısı ve katalizörü olarak görüyorum.

Bu yıl içerisinde, pilot uygulama başlatılacak

Bu uygulamayla ilgili çalışmalar yapıyor musunuz?

“Yerinde gümrükleme”nin ülkemizde bir an önce uygulamaya geçmesini Bakanlık olarak istiyoruz. Uygulamanın ticaret erbabımız açısından ne derece önemli olduğunun, sağlayacağı maliyet avantajlarının ne derece büyük olacağının farkındayım. Ancak, sistemin kurulabilmesi ve sağlıklı işleyebilmesi için birtakım ön çalışmaların tamamlanması gerekiyor. Az önce de ifade ettiğim gibi, “yerinde gümrükleme” tek başına hayata geçirilebilecek bir uygulama değil, modern gümrüklerdeki çeşitli iyi uygulama örneklerinin de hayata geçirilmesini gerektiren, adeta öncü ve katalizör bir uygulama. Bu derece önemli bir basitleştirilmiş usul, gümrüklerde bazı yapısal dönüşümleri gerektiriyor. Bu kapsamdaki çalışmalarımızda çok önemli mesafeler kat ettik. Örneğin, yerel risk analizleri ve yerel sonradan kontrol birimlerinin oluşturulması, sistemin sağlıklı bir şekilde işlemesinde hayati bir öneme sahip. Bu altyapının kurulmasına dönük gerekli mevzuat düzenlemelerini büyük ölçüde tamamladık. Bu birimlerimizi taşra düzeyinde hızla oluşturuyoruz. Yine, Bakanlığımız merkez teşkilatında bu uygulamanın hayata geçmesi ve yürütülmesi çalışmalarını gerçekleştirecek, Ticaretin Kolaylaştırılması Dairesini oluşturduk ve uzman personelle insan kaynağını güçlendirdik. Diğer taraftan, devam eden NCTS çalışmaları da sistemin sağlıklı bir şekilde hayata geçirilmesinde kilit rol oynayacak.

 

ARA SPOT: “Yerinde gümrükleme”nin ülkemizde bir an önce uygulamaya geçmesini Bakanlık olarak istiyoruz. Uygulamanın ticaret erbabımız açısından ne derece önemli olduğunun, sağlayacağı maliyet avantajlarının ne derece büyük olacağının farkındayım.

“Yerinde gümrükleme” ne zaman hayata geçebilir?

Temmuz 2012 itibariyle ülkemizde uygulanacak olan NCTS' yi AB ile entegre hale getireceğiz. Böylece vereceğimiz “izinli alıcı” ve “izinli gönderici” statüleri sayesinde, taşıyıcıların, eşyayı gümrüğe uğramaksızın doğrudan bu statüye sahip firmalarımızın tesislerine getirmelerine veya bu tesislerden eşyayı yükleyerek gümrüğe uğramaksızın yurt dışına gönderebilmelerine, imkan tanıyabilecek aşamaya gelmiş olacağımızı düşünüyorum. Hedefimiz, bu yıl içerisinde pilot bir gümrük idaresi ve pilot bir sektörle “yerinde gümrükleme” uygulamasını başlatmak. Hazırlıklarımızı bu çerçevede hızla sürdürüyoruz.

“Akaryakıt kaçakçılığı, halkımızın sağlığını tehdit ediyor”

Özellikle otomotiv sektörünün ve tüketicilerin yakından takip ettiği akaryakıt kaçakçılığı ile mücadelede Bakanlığınızın aktif bir rol aldığını görüyoruz. Müşterilerimizin kaçak akaryakıt nedeniyle mağdur olmaları istediğimiz en son şey. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?

Ülkemiz ekonomisinin en çok ihtiyaç duyduğu temel girdilerden biri enerjidir. Türkiye ekonomisinin dünya ortalamasının çok üstünde büyüme rakamları gösterdiği bu dönemde, petrol ve türevlerinin konu olduğu her türlü işlem hacmi de artıyor.
Akaryakıt kaçakçılığı ile mücadele, esasında tüm toplumu ilgilendiren bir konu. Zira akaryakıt kaçakçılığı, vergi kaçırmak suretiyle devlete ve genel anlamda kamuya zarar veriyor. Piyasaya sunulan standart dışı, kalitesiz akaryakıt tüketiciyi aldatıyor, araçlara zarar veriyor. Yasalara uygun hareket eden firmalar için haksız rekabet ortamı oluşturuyor. Ve nihayetinde, kaçak akaryakıt hava kirliliğine neden oluyor, halkımızın sağlığını tehdit ediyor.

22 eylem planı, akaryakıtla mücadele ediyor

 

Bakanlık olarak bu alandaki çalışmalarınızı bizlere aktarır mısınız?

2010'da dört kolluk birimi tarafından 31 bin 766 ton kaçak akaryakıt ele geçirildi. 2011'de ise akaryakıt kaçakçılığı ile mücadelede yapılan etkin çalışmalar sonucunda yakalama miktarı 37 bin 269 tona yükseldi. Bu miktar, piyasaya arz edilmiş olsaydı, litre üzerinden yapılan hesaplamaya göre 91 milyon TL'lik bir vergi kaybı ortaya çıkacaktı. Akaryakıt kaçakçılığı ile mücadele, birçok kurum ve kuruluşun aktif desteğini ve çalışmasını gerektiren bir konu. Çok taraflı bir mücadele stratejisi yürütülmesini zorunlu kılıyor. 1 Aralık 2008 tarihli ve 14321 sayılı Başbakanlık talimatı uyarınca, Akaryakıt Kaçakçılığı ile Mücadele Koordinasyon Kurulu'nun başkanlığı Sayın Bakanımız Hayati Yazıcı tarafından yürütülüyor. Bakanlığımızın görev ve yetki alanındaki tüm konularda, Sayın Bakanımız önderliğinde yapılan çalışmalarımızda olduğu gibi, koordinasyonu Bakanımız tarafından yürütülen akaryakıt kaçakçılığı ile mücadele konusunda da çok önemli mesafeler aldık. Akaryakıt ithalinin ve dağıtımının elektronik sistemler kullanılarak kontrol edilmesi, limanların ve gemi hareketlerinin izlenmesi, akaryakıtın standartlara uygunluğunu ölçecek akredite laboratuvarların kurulması, mücadeleci kuruluşların ekipman ihtiyacının sağlanması, ulusal marker uygulamasına başlanması, akaryakıtın tasfiyesinin hızlandırılması gibi birçok alanda başarılı sonuçlar elde edildi. Tüm kurum ve kuruluşlarımızın katılımıyla hazırlanan “Akaryakıt Kaçakçılığı ile Mücadele Eylem Planı” 25 Mart 2011'de yürürlüğe konuldu.

“Akaryakıt Kaçakçılığı ile Mücadele Eylem Planı'nın içeriği nelerden oluşuyor?

Rekabetçi, şeffaf ve kayıtlı bir sektör oluşturmaya yönelik eylem planında, yasal, idari, teknik ve insan kaynakları ile halkla ilişkiler kapasitesinin güçlendirilmesi şeklinde dört ana başlık bulunuyor. Bu başlıklar kapsamında mevzuat düzenlemeleri, el konulan akaryakıtın tasfiyesi, veri paylaşımı ve işbirliği, teknik ekipman tedariki, denetçi sayısının artırılması gibi, her biri bu alandaki eksiklikleri gidermeye ve daha etkin bir mücadeleyi sağlamaya yönelik 22 eylem mevcut. Gelinen süreçte, bu eylemlerden bir kısmını hayata geçirdik. Diğer kısmıyla ilgili çalışmalarımız ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla işbirliği ve koordinasyon içerisinde devam ediyor.

ARA SPOT: 2010'da dört kolluk birimi tarafından 31 bin 766 ton kaçak akaryakıt ele geçirildi. 2011'de ise akaryakıt kaçakçılığı ile mücadelede yapılan etkin çalışmalar sonucunda yakalama miktarı 37 bin 269 tona yükseldi.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next