ODD Yönetim ve Denetleme Kurulu Üyeleri Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

ODD Yönetim Kurulu Başkanı

Ali Bilaloğlu

 “2019’un, ekonominin dengeleneceği bir geçiş yılı olacağını tahmin ediyoruz”

İlk günlerini yaşadığımız 2019’un, dünyada siyasal anlamda belirsizliklerin, ekonomik anlamda da “yumuşak iniş”in yılı olması öngörülüyor. 2018 büyüme beklentisini yüzde 3,9’dan 3,7’ye indiren Dünya Para Fonu (IMF), bu yıl için büyüme beklentisini yüzde 2,9 olarak açıkladı.

Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) parasal genişlemeyi önce azaltacağını, ardından durduracağını açıklaması, ABD’nin dış ticaret açığı verdiği ülkelere “ticaret savaşları” olarak da adlandırılan girişimleri, ABD’nin İran’a yönelik ambargosu, İngiltere’nin Brexit konusundaki çalışmaları, İtalya’da bütçe sorunu gibi makro gelişmelerin, küresel ekonominin yavaşlamasına neden olmaya devam edeceği öngörülüyor. Diğer taraftan, ülkemizin de bulunduğu coğrafyada yaşanan jeopolitik gelişmelerin dünya ekonomisinin hızını keseceği ortaya konuyor.

Tüm bu gelişmelerden, küresel otomotiv pazarı da payına düşeni alıyor. Dünyanın en büyük otomotiv pazarı olan Çin’de, 20 yılı aşkın süredir artan pazar, 2018’de yüzde 6 azalarak 22.7 milyon adet ile kapandı. Bu da 2019’un otomotiv sektörü açısından hem

üretimde, hem de satışlarda en iyi ihtimalle 2018’e eşdeğer bir pazar olacağı görüşünü kuvvetlendiriyor. Bu yıl otomotiv sektörünü sevindiren gelişmelerin ise elektrikli otomobillerde yaşanaca ğı öngörülüyor. Avrupa’da 2019’da hemen her markanın yeni bir elektrikli otomobil modelini satışa çıkaracağı da dikkate alındığında, 2019’un elektrikli otomobiller için bir mihenk taşı olacağını söyleyebiliriz.

Geride bıraktığımız yıl, ülkemiz kur ataklarıyla karşı karşıya kaldığı sert bir dönemden geçti. Ortadoğu merkezli jeopolitik gelişmelerin hem ekonomik hem de siyasi olarak belirleyici olmaya devam edeceği 2019’un, hükümetimizin Yeni Ekonomi Programı’nda (YEP) da belirttiği üzere Türkiye ekonomisinin dengeleneceği bir geçiş yılı olmasını bekliyoruz. İçinde bulunduğumuz yılda, yıl sonu için net bir öngörü yapmak zor olsa da; ilk üç ay devam edeceği açıklanan ÖTV ve KDV indirimleri ve 2018’de üretilen araçların ithalatına yönelik tanınan ilave süre gibi iyileştirmeler sayesinde iç pazarın hareketleneceğini ve pazarın 450 bin seviyelerinde gerçekleşeceğini düşünüyorum.

 

Anadolu Grubu Otomotiv Grup Başkanı

Bora Koçak

“Alınacak tedbirler ile talebin canlı kalması sağlanabilir”

2018 otomotiv sektörü için zor ama daha önemlisi oldukça farklı ve volatil bir yıl oldu. 1 milyonluk satış adetlerine ulaşmış sektör, yılı 600 bin adedin biraz üzerinde ve daralarak tamamladı. Hükümet tarafından doğru ve etkili tedbirlerin hızlıca alınması, likidite sorununa bağlı olarak zayı ayan tüketici nansmanı ve döviz kurlarındaki artışa bağlı olarak artan yatlar karşısında düşen talebin sınırlı kalması için çok önemli bir destek sağladı. Bu sayede yılın en hareketli dönemi olan son çeyrekte 135 bin adetlik önemli bir satış yapılarak, markaların en nemli sorunlarından birisi olan stokların eritilmesi sağlandı.

2019’un ilk gününde ÖTV indirimine üç ay süreyle devam kararı ise olumlu sürecin devamına büyük katkı sağlayacaktır. Kurlardan kaynaklı oluşan yat artışlarına çözüm olarak yapılan ÖTV ve KDV indirimlerinin, tüketici nansmanı için de alınacak tedbirler ile desteklenebilmesi halinde talebin canlı kalması sağlanabilecektir.

Her türlü ekonomik olumsuzluğa rağmen, 2018’in iyi yönetilerek minimum zararla atlatıldığını düşünüyorum. Benzer yaklaşımın 2019’da da devam etmesi durumunda, 250 bin adetlere kadar daralabileceği öngörülen otomotiv pazarının 500 bin adet veya daha üzerinde bir seviyeye ulaşabileceğini değerlendiriyoruz.

 

Toyota Pazarlama ve Satış A.Ş. CEO’su

Ali Haydar Bozkurt

“Kur ve kredi faizlerinin etkileri 2019’da da hissedilecek”

Türkiye ekonomisinin 2019’daki performansını öngörebilmek için dünya ekonomisinin bu yıl izleyeceği yol çok önemli olacak. Şu an itibarıyla global bir ekonomik zorluk yaşanmıyor olmasına rağmen, başlıca ekonomilerin 2019’da büyüme trendi içinde olmasını beklemiyorum. Enflasyona paralel olarak faizlerin artış eğiliminde olduğunu da göz önüne alırsak “yüksek borç-yüksek faiz” sarmalının ekonomileri biraz zorlayacağını söyleyebiliriz.

Bunun yanında Türkiye’de 2019’un sadece bizim için değil tüm sektörler için çok hassas bir sene olmasını bekliyoruz. Otomotiv sektörü olarak bugüne kadar her zaman bardağın dolu tarafına bakmaya gayret gösteren bir yaklaşım içinde olduk. 2018’in son aylarına geldiğimizde pazarın gidişatını öngörmekte zorluk çekiyorduk ve bazı önlemler alma gerekliliği ortaya çıkmış durumdaydı. Zor bir dönemden geçerken 2018’in son iki ayı için yürürlüğe giren ÖTV ve KDV düzenlemesinin 2019’un ilk 3 ayında da sürecek olması sektörümüze olan olumlu katkıyı devam ettirecektir. Bunun yanında kur etkileri ile birlikte kredi faizlerinin de yükselmiş olması 2019’da da hissedilecektir. Bu yüzden 2019’da toplam otomotiv pazarının biraz küçülmesini bekliyor ve yılsonu pazar tahmini olarak toplamda 400 bin adet civarında öngörüyoruz.

Toyota’nın 2020 için hede erinden biri de her bir binek otomobilin bir hibrit versiyonu olmasıydı. Bunu 2019’da gerçekleştirerek, her modelimizin hibrit versiyonunu bu yıl Türkiye’de sunacağız. 2019’da Türkiye’de hibrit versiyonu ile birlikte üretilecek olan 12’nci nesil Corolla ile birlikte dört yeni modelimizden de çok ümitliyiz. Zorlu geçmesini beklediğimiz 2019’da sektörümüzde 400 binli rakamlar konuşuluyor. Toyota olarak 2019’da pazarın seyrini gözeterek şartlara göre satış planlarımızı revize edebiliriz.

 

Mercedes-Benz Türk Otomobil İcra Kurulu Üyesi

Şükrü Bekdikhan

“İktisadi faaliyetler, 2021’den sonra toparlanma sürecine girecek”

Dünya genelinde Mercedes-Benz otomobil satışları bir önceki yıla oranla yüzde 0.9 artarak 2,3 milyon seviyesine ulaşmış ve markamız 8 yıldır süren büyüme sürecini devam ettirmiştir.

Türkiye’deki Mercedes-Benz otomobil satışlarımıza baktığımızda ise, 2018’i 14 bin 445 adetlik bir satış rakamıyla tamamlayıp, premium segmentteki birinciliğimizi 2016’dan bu yana korumaya devam ettik. E-Serisi, C-Serisi, S-Serisi gibi geleneksel modellerimiz kendi segmentlerinde lider olurken; CLS, E-Serisi Coupé ve C-Serisi Coupé gibi sportif modellerimiz hem kendi segmentlerinde lider oldular, hem de toplam satış adetlerimize önemli katkı sağladılar.

2018’in otomotiv pazarı göstergelerine baktığımızda, pazarın 620 bin 937 adet seviyesine gerilediğini, yüzde 35 seviyesinde daraldığını ve bu daralmanın özellikle yılın ikinci yarısından itibaren gerçekleştiğini görmek mümkün.

Yeni Ekonomik Program açıklamaları, ülkemizdeki iktisadi faaliyetlerin 2019 ve 2020 yıllarında potansiyel düzeyinin altında seyredeceğini, 2021’den itibaren ise daha güçlü bir eğilimle toparlanma sürecine gireceği bir çerçeveyi esas almaktadır. Bu bağlamda Türkiye ekonomisinin büyüme beklentisinin 2019’da gerileyeceği bir yıl öngörülmektedir. Buna ek olarak, enflasyondaki hızlı yükselişle birlikte reel gelirde gözlenen düşüşün de yurt içi talebi sınırladığı düşünülmektedir.

Tüm bu temel göstergeler çerçevesinde otomotiv pazarının 2018 yılına oranla ortalama yüzde 25 seviyesinde gerileyerek, öncelikle 450-500 bin adet seviyesine ulaşmayı hedefleyeceğini öngörmekteyiz. Mevcut ÖTV desteğinin devam etmesi ve dengelenme sürecinin daha hızlı gerçekleşmesi halinde bu seviye pozitif olarak etkilenecektir.

Mercedes-Benz Otomobil Grubu olarak 2019’da da mevcut pazar payımızı koruyarak, premium segmentteki liderliğimizi sürdürmeyi hedefliyoruz. 2019 yılı içerisinde lansmanını yapacağımız Yeni A-Serisi Sedan, B-Serisi ve CLA gibi ürünlerimiz de satışlarımıza olumlu katkı sağlayacaktır. Öte yandan 2018 sonlarında piyasaya sunduğumuz tamamen elektrikli smart EQ modelimiz ve 2020’de satışa sunmayı planladığımız tam elektrikli EQC modelimizle, elektrikli araçlar pazarına giriş yaparak elektrikli otomobil kullanımını yaygınlaştıracağız.

 

Ford Otosan Pazarlama, Satış ve Satış Sonrası Genel Müdür Yardımcısı

Özgür Yücetürk

“Faizler düşerse yeni araç satışları artabilir”

Otomotiv sektörü, tüm dünyada büyük bir dönüşümden geçmeye devam ediyor. Müşteriler, otomobillerden artık daha gelişmiş sürüş, güvenlik, konfor, eğlence teknolojileri ve donanımları bekliyor. Kişiselleştirme ve akıllı telefonların araçlarla kusursuz bir uyum içerisinde çalıştığı bağlanabilirlik gibi özellikler, dünya çapında rağbet gören trendler arasında. Ancak tüm bu değişimleri genel ekonomik konjonktür ile birlikte değerlendirmek gerekiyor. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda Avro bölgesi, Japonya ve İngiltere dahil birçok ülkede büyüme tahminleri aşağı yönlü revize edildi. Gelişmekte olan ekonomilerin büyüme beklentileri de yükselen ticaret gerilimi, ABD’de artan faizler gibi sebeplerle belirsizliğini koruyor. Tüm bunlar rekabeti zorlaştırdığı gibi şirketlerin uzun vadeli planlarında da öne çıkan negatif faktörler arasında.

Türkiye’ye dönecek olursak; döviz kurlarında yaşanan dalgalanmalar nedeniyle yılın ikinci yarısından itibaren yaşanan ekonomik gelişmeler tüm sektörleri olduğu gibi otomotiv sektörünü de olumsuz etkiledi, otomotiv rmaları olarak hede erimizi revize etmek durumunda kaldık. Ancak, hükümetin ÖTV ve KDV indirimine ilişkin aldığı son kararlar sektörümüze hayati bir destek olarak, pazarın tekrar hareketlenmesini ve daralmanın gerilemesini sağladı. Bu doğrultuda; ÖTV ve KDV indirimlerinin 2019’un ilk üç ayında da devam ettirilmesi kararı, otomobil ve ha f ticari araç satışlarındaki pozitif ivmenin sürmesini ve çarkların dönmesini sağlayacak. Ayrıca, yeni araç almak isteyenler için de ciddi bir teşvik olmaya devam edecek.

Bunun yanında son dönemde döviz kurundaki hareketliliğin bir miktar sabitlendiğini gözlemliyoruz. Bu sektörümüze olumlu etkileri olacak bir gelişme. 2018’de müşterilerin yaşadığı krediye ulaşım zorluğu da pazarı olumsuz etkilemişti. Şu an krediye erişim konusunda da bazı ilerlemeler var ancak faizler hala yüksek seyrini koruyor. Faizlerin bir miktar daha düşmesi için gerekli ilerlemeler kaydedilirse, 2019’da yeni araç almayı düşünenlerin kararları pozitif yönde olacaktır. Önümüzdeki dönemde; sektördeki daralmanın hızla toparlanması ve normale döndürülmesi için hükümetimizin, pazarı rahatlatacak yeni önlem ve teşvikleri doğru zamanda almaya devam etmesini diliyor, böylece sektörümüzün geçmişte gösterdiği başarılı grafiğini sürdüreceğine inanıyorum.

 

Renault MAİS CEO’su

Dr. Berk Çağdaş

“2019’da ekonomik dengelenme öne çıkacak”

Sektör açısından iyi başlayan 2018, döviz piyasalarına yönelik Türkiye’ye dışarıdan yapılan yoğun spekülatif müdahalelerin ardından, yıl içinde planlarımızı revize ettiğimiz bir yıl oldu. Hükümetimizin zamanında müdahalesi ile ÖTV ve KDV indirimi desteği sayesinde yılı, 621 bin seviyesinde bir pazar ile kapattık. Sektör 2018’de gerçekleştirdiği 31 milyar 568 milyon 469 dolarlık ihracat rakamı ile Cumhuriyet tarihinin ihracat rekoruna da imza attı.

Otomotiv sektörü, istihdam ve diğer sektörlere girdi yaratma kapasitesiyle ekonomiye pozitif katkıda bulunan Türkiye’nin can damarı sektörlerinden biri konumunda. Yılın başında devletin sektöre desteğe devam kararı, 2019 yılına umutlu bir başlangıç yapmamızı sağladı. Bu kararı sektör olarak büyük bir memnuniyetle karşıladık. İndirimin sürmesi, sektör oyuncularına olduğu gibi tüketiciye de verilen önemli bir destektir. Bu sayede sektörün çarkları dönmeye devam ediyor.

Ana mesajları dengelenme, disiplin ve değişim olan YEP ve Enflasyonla Topyekün Mücadele Programları kapsamında, 2019, Türkiye açısından ekonomik dengelenmenin öne çıkacağı bir yıl olacaktır. Enflasyonla topyekün mücadele kapsamında katkımızı, 2019’da da sürdüreceğiz. Güçlü ekonomi ve güçlü bir Türkiye için, sektörün öncü şirketlerinden biri Renault Mais olarak ülkemiz yararına üzerimize düşeni yapmak en büyük önceliğimiz. 2019, otomotiv pazarının 400-450 bin bandında gerçekleşeceğini öngörüyoruz.

Otomotiv sektörü Türkiye’de olduğu gibi Dünya’da da ekonomik gelişmelerden etkilenen sektörlerin başında geliyor. 2018’de başlayan küresel ticaret alanında yaşanan gerilimler, 2019’a ait belirsizliği arttırıyor. Çin ekonomisindeki sert yavaşlama sinyalleri ve gelişmekte olan piyasa ekonomilerine etkisi, Brexit, MB yeni başkan seçimi vb. unsurlar, 2019’da küresel ekonominin dalgalı bir yıl yaşayacağına işaret ediyor. Tüm bu gelişmelere bağlı olarak, önümüzdeki yıl, küresel otomotiv sektöründeki büyümede bir miktar yavaşlamanın gerçekleşeceğini düşünüyoruz.

 

Borusan Otomotiv İcra Kurulu Başkanı

Hakan Tiftik

“Yüzde 100 elektrikli araçlar konusunda hızlı olan kazanacak”

Otomotiv sektörü büyük bir hızla değişiyor ve bu değişimin sonucunda da tüm kurallar yeniden belirleniyor. Elektrikli otomobiller, yapay zekâ, artırılmış gerçeklik geçtiğimiz yıl sektörün en çok konuşulan gündem maddeleri arasında yer aldı. Bu alandaki gelişmelerin etkisiyle önümüzdeki yıllarda da bu değişimi ve sektöre etkilerini hep birlikte göreceğiz. Özellikle yüzde 100 elektrikli araçlar konusunda hızlı olanın kazanacağı bir döneme girildiğini söylemek yanlış olmaz.

Tabi ki dünya yaşanan bu dönüşümü izlerken, Türkiye’de de önemli gelişmeler yaşandı. Yeni rekor hede eriyle başlayan 2018, hem küresel hem de bölgesel anlamda yaşanan gelişmeler neticesinde otomotiv sektörü açısından oldukça zorlu geçti. Yılın ilk beş ayında satışlar iyi gitse de kurların ve sonrasında yükselen faizlerin etkisiyle hem perakende hem de lo satışlarında büyük bir daralma yaşandı. Kasım ayında vergi indirimleri ve devreye alınan kampanyalarla birlikte iç pazarda 58 bin 204, Aralık’ta ise yaklaşık 77 bin 736 adetlik satış gerçekleştirdi ve 2018 yılında pazar 620 bin 937 adetlik bir satışla kapandı.

Tüm bu gelişmeler ışığında 2019’da da satışların büyük bölümünü perakendenin oluşturacağını ve filo kiralama kuruluşlarının satın alma planlarını biraz daha erteleyeceğini tahmin ediyoruz. Kişi başına düşen araç sahipliği bakımından Avrupa’nın hala potansiyeli en yüksek pazarı olmamıza rağmen, kurlardaki artış, finansman maliyetlerinin yükselmesi ve filo kiralama alanındaki düşük alım eğilimi nedeni ile geçtiğimiz yıl otomotiv pazarında yaşanan daralmanın 2019’da da devam edeceğini öngörüyoruz. Sıfır araç talebinin daraldığı her dönemde olduğu gibi 2019’da da 2. El araç piyasasının daha canlı olacağını düşünüyoruz.

 

Fiat Marka Direktörü

Altan Aytaç

“Doğru koşullar oluştuğunda iç pazar potansiyeli tekrar ortaya çıkacaktır”

2018’in ikinci yarısı itibarıyla Türkiye otomotiv pazarında önemli ölçüde bir daralma yaşadık. Otomotiv pazarı, 2018’i, bir önceki yıla göre yüzde 35 daralarak, 621 bin adette kapattı. Eğer yılın son iki ayında açıklanan ÖTV teşvikleri olmasaydı muhtemelen 600 bin adedin oldukça altında bir pazarla karşılaşacaktık.

31 Ekim’de açıklanan bu teşvik sistemi aslında Türkiye otomotiv pazarının ne kadar güçlü bir dinamiğe sahip olduğunu ve doğru koşullar oluştuğunda pazarın yeniden nasıl ve ne kadar hızlı hareketlenebildiğini gösterdi.

Bu bakımdan ÖTV teşviklerinin 2019’un ilk çeyreğinde de devam etmesi pazar açısından olumlu bir başlangıç. Devamında pazarın nasıl gelişeceğini şimdiden tahmin etmek zor. Döviz kuru ve faizlerin değişimi, 2019’da da pazarın büyüklüğünde belirleyici olmaya devam edecektir.

Öte yandan son yıllarda sürekli büyüyen Türkiye ekonomisi ve otomotiv sektörü oldukça güçlü bir yapıya sahip. Belki kısa vadede değil ama doğru koşullar oluştuğunda iç pazar potansiyeli olumlu dinamiklerle tekrar ortaya çıkacaktır.

Fiat ve Fiat Professional markalarımız ile 2018’de yakaladığımız satış performansını 2019’da da arttırarak sürdürmek istiyoruz. Daralan pazarda satış sonrası hizmetlerinin önemi hem markalar hem de bayi teşkilatları için daha da artacak. Bu süreçte de güçlü kalabilmek için dijital teknolojilere yatırımı sürdürecek ve müşterilerimiz için değer yaratmaya devam edeceğiz.

Bayi ağımız ve tüm tedarik zincirimiz ile kurduğumuz güçlü iş birliği, kaliteli, hızlı ve esnek hizmet anlayışı ile dijital teknolojilerin sunduğu imkânları da kullanarak rekabetçiliğimizi sürdüreceğiz.

 

Peugeot Türkiye Genel Müdürü

İbrahim Anaç

“Türkiye, krizlerden kısa sürede çıkabilen bir ülke”

Otomotiv sektörü, 2018’i, yılın son iki ayında devreye giren vergi indirimleri ile kabul edilebilir bir satış trendi ile 621 bin adetlik bir satış ile kapattı.

2019’un ise vergi indirimlerinin devam edeceğine dair açıklamalardan sonra önceki tahminlere göre daha iyimser başlayacağını düşünüyoruz. Mevcut ekonomik konjonktürde, alınan tedbirlerle güven ortamının daha da artacağını ve bunun hem ekonomi üzerinde hem de otomotiv sektörü üzerinde olumlu etkilerini seçim sonrası daha fazla hissettireceğine inanıyoruz.

Biz Peugeot olarak temkinli iyimser bir yaklaşımla otomotiv pazarının 2019’u toplamda 520 bin civarında kapatacağını öngörüyoruz. Beklentimiz ilk üç ayın vergi indirimlerinin devam etmesi ile harekeketli geçeceğin yönünde. Türkiye, krizlerden bir sene içinde çıkan bir ülke. Bu doğrultuda özellikle yılın ikinci yarısından itibaren artarak ivmelenen bir ekonomik toparlanma ile son çeyrekte normalleşmeye başlayan bir pazar trendi göreceğimizi düşünmekteyiz.

Şüphesiz, otomotiv pazarını etkileyen önemli faktörlerden birisi de kredi faiz oranları. Özellikle Haziran ayından itibaren faiz oranlarında yaşanan artışların hem perakende hem de lo kiralama pazarlarında satın alma süreçlerini olumsuz ektilediğini söyleyebiliriz. Faiz oranlarının tekrar inişe geçmesi satın alma refleksini olumlu yönde etkileyecektir. 2019’da kredi faiz oranlarının düşürülmesine yönelik atılacak bir adımlar sektörün toparlanma sürecini çok daha hızlandıracaktır.

Türkiye ekonomisinin en önemli unsurlarından birisi olan KOBİ’lere yönelik açıklanan destek paketlerini çok olumlu buluyoruz. KOBİ’lerde yaşanacak olumlu havanın genele de olumlu yansıyacağını düşünüyoruz.

Peugeot Türkiye olarak Türkiye’ye ve ekonomisine olan güvenimiz tamdır. 2019 yılında da tüm paydaşlarımızla beraber büyümemize devam etmeyi planlıyoruz.

 

Hyundai Assan Genel Müdürü

Önder Göker

“ÖTV ve KDV indirimi sektörümüzü olumlu etkiledi”

Türkiye ekonomisinde 2018’in ikinci yarısından itibaren yaşanan daralma ve belirsizlikler, birçok sektörün problem yaşamasına neden oldu ancak en çok ekonominin lokomotif konumundaki otomotiv sektörünü etkiledi. Global pazarlardaki dalgalanmaların da etkisiyle üretim, ihracat ve iç pazarda 2018’i kayıplarla kapatan sektör, özellikle yurt içi satışlarda son iki ay için uygulanan ÖTV ve KDV indirimleriyle yüzde 35 daralarak ayakta kalmayı başardı ve yılı 620 bin 937 adetle tamamladı. Biz Hyundai olarak 33 bin 502 adetlik satışla bir önceki yıla göre, adetlerde benzer oranda kayıp yaşasak da hede ediğimiz yüzde 5,5’lik pazar payımızı koruyarak 2018’i tamamladık.

Yaşanan bu düşüş akabinde hükümetimiz ÖTV ve KDV desteğini üç ay daha uzatma kararı aldı. Bu tabii ki sektörümüz için çok önemli. Ancak ekonomide yaşanan daralma etkisinin 2019’un ilk yarısında da etkisini sürdürmesini bekliyoruz. ABD’deki yüksek faiz oranları ve güçlü Amerikan Doları’nın tüm dünyaya etkisi ola- caktır. Avrupa zonunda Brexit süreci ve İtalya’daki bütçe belirsizliği, Çin’deki yüksek tüketim, global perspektif kadar özellikle Türkiye sanayisini de doğrudan etkileyecektir. Yurt içine dönecek olursak 31 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimlerin de iç pazarda önemli bir etkisi olacaktır. Bu dalgalanmanın yılın ortasına kadar sürmesini bekliyoruz.

Bu nedenle 2019’un iki yarısını ayrı ayrı değerlendirmek gerekecektir. Özellikle enflasyonu düşürme çalışmaları, faizlerde yaşanacak pozitif yönde gelişmeler ve döviz kurlarında mevcut oranların üstüne çıkılmaması için alınan önlemlerle ikinci yarıda biraz daha olumlu bir tablo çizebiliriz. Bu çalışmalar neticesinde ekonomik büyüme de pozitif oranlarda tutulabilir. Ancak bu şartlar altında dahi otomotiv pazarındaki daralmanın devam edeceğini ve 2019’un 430-450 bin adetlik satışlar bandında kapanacağını öngörüyoruz. Biz de Hyundai olarak daha da daralan pazarda katma değeri yüksek ürünlerimizle etkin çalışmalar yapıp kârlılığa odaklanacağız. Bu sayede pazar payımızı korumayı ve sonraki yıllar için daha da güçleneceğimiz çalışmaların temellerini atmayı hedefliyoruz.

 

Nissan Genel Müdürü

Sinan Özkök

“Pazarın tekrar 1 milyon seviyesine çıkması için teşvik ve destek gerekiyor”

2018’i yüzde 35 daralmayla kapatan otomotiv sektöründe küçülmenin 2019’da da süreceğini öngörüyoruz. Ocak, Şubat, Mart aylarında elbette vergi indirimlerinin devam etmesi ile beraber pazarda bir hareketlenme bekliyoruz. Ancak yılın ilk çeyreğinde olması beklenen talebin, 2018’in son çeyreğinde gerçekleşen ÖTV ve KDV indirimleriyle birlikte Kasım ve Aralık aylarına çekilmesinden ötürü, önümüzdeki üç aylık dönemde pazardaki hareketliliğin daha kısıtlı olacağını düşünüyoruz. Yılın geri kalanında eğer teşvikler devam etse bile toplam pazarın 500 binin altında 450 bin adet seviyesinde gerçekleşeceğini öngörüyoruz.

2019’da öngördüğümüz rakamlar maalesef 2017 ile karşılaştırdığımızda pazarın neredeyse yarısının kaybolduğu anlamına geliyor. Otomotiv; üretimi, ihracatı, yan sanayisi ve vergi gelirleriyle Türkiye’nin lokomotif sektörü. Bu sebeple pazarın tekrar bir milyon seviyesine çıkması gerekiyor. Biz bu yöndeki tüm adımları ve teşvikleri destekliyoruz.

TÜRKİYE’DE SUV SEGMENTİ BÜYÜYOR

SUV araçların pazardaki payı giderek artıyor, on sene öncesinde yüzde 10’un altındayken artık yüzde 20’leri geçen bir SUV segmentinden bahsediyoruz. Günümüzdeki müşteri talebinde hatchback’ten SUV kasa tipine doğru ciddi bir geçiş söz konusu. Bu segmentin gelişiminde çok büyük rol oynayan QASHQAI, X-TRAIL ve JUKE modellerimizle bu önemli segmentin değişmeyen lideri konumundayız.

Bir diğer önemli detay da pazarın yüzde 58’inin hala dizel tercih etmesi. Avrupa’da yaşanan dizelden benzine geçişin Türkiye otomotiv pazarına da yansıyacağını düşünüyoruz. Burada hala yüzde 50’nin üzerinde bir dizel payı varken önümüzdeki dönemlerde önce benzine, daha sonra da elektrikli araçlara geçişin hızlı bir şekilde gerçekleşeceğini öngörüyoruz.

 

Subaru Türkiye Genel Müdürü

Halil Karagülle

“Bireysel müşteriye geri dönüş trendi devam edecek”

2018’de otomobil satışları, yüzde 33 düşüş yaşayarak ÖTV desteğiyle 486 bin adede ulaştı. Özellikle yılın ikinci yarısındaki zor pazar koşullarında elde edilen bu sonuç, yaşanan düşüşe rağmen yine de başarılı olarak değerlendirilebilir. 2018’in ikinci yarısında kurlarda ve faiz oranlarında yaşanan artış nedeniyle operasyonel kiralama imkanları büyük ölçüde ortadan kalktı ve “bireysel müşteriye geri dönüş dönemi” oldu. 2019’da bu eğilimin devam edeceğini düşünüyorum.

Her ne kadar 2018’in son iki ayında devreye sokulan ve sektöre nefes aldıran ÖTV indirimlerinin 2019’un ilk üç ayında da devam edecek olması sektör açısından çok önemli bir gelişme olsa da, bir önceki yılın adetlerine ulaşmamız zor görünüyor. İyimser bir tahminle, 2019’da otomobil satışlarının 400 bin adetler seviyesinde gelişeceğini öngörüyoruz. Subaru 2018’i, yeni ürün lansmanı olmadan pazardaki düşüşün yarısından daha az düşüşle (-%15) kapatmayı başardı.

Avrupa otomobil pazarına baktığımızda da 2019’da durgunluk öngörülüyor. Brexit’te belirsizliğin devam etmesi, Avrupa’dan ABD’ye ihraç edilen araçlara uygulanan ek vergiler, bazı ülkelerin dalgalı ekonomisi ve WLTP normu gibi birçok neden 2019’da durgunluk beklentisini destekliyor.

Yakın zamanda otomotiv dünyasında önemli bir dönüşüm başladı. Tüm dünyada dizel otomobillerin popülerliği düşerken benzinli ve hibrit otomobillerin yıldızı parlamaya başlıyor. Uygulanan sıkı emisyon testleri dizel motorların masum olmadığını göstermiş durumda. Ülkemizde bu dönüşüm şimdilik yavaş ilerlemekte olsa da Avrupa’da değişen regülasyonlar nedeniyle istenilen arzın sağlanamaması nedeniyle bu dönüşümün belki de beklenenden hızlı gerçekleşeceğini öngörebiliriz.

Sektörün dönüşümünde önemli rol oynayacak bir diğer önemli gelişme ise hibrit ve elektrikli motora sahip modellerin yaygınlaşmaya başlaması.

Güvenlik ve teknoloji unsurları da artık tüketici tarafından daha bilinçli olarak değerlendiriliyor. Yakın gelecekte “kazalarda sıfır kayıp” olmazsa olmaz bir tüketici beklentisi haline gelecek.

 

Skoda Türkiye Genel Müdürü

Zafer Başar

“2018’den dersler çıkarmalıyız”

2018’in ikinci yarısında Türkiye ekonomisi, döviz kurlarının ani yükselişi ve akabinde baş gösteren faiz ve yat artışları ile Ağustos-Ekim ayları arasında çok önemli bir testten geçti. Bu dönem zarfında ekonomi yönetiminin almış olduğu kararlar ve aynı zamanda dış piyasalardan gelen nakit akışının hızlanmasıyla Kasım ayından itibaren ekonomideki güven ortamının toparlanma eğilimine girdiğini gösteren ilk sinyaller gelmeye başladı.

2018 sonu itibarıyla gelmiş olduğumuz ekonomi iklimi henüz yılın ilk yarısındaki dinamizmin gerisinde kalarak 2019’a geçiş yaşayacağız. 2019’un, 2018‘den çıkarılan tecrübeler sonucu firmaların daha akılcı ve çevik davranış biçimi göstermesi gereken ve yeniden yapılanma dönemi olarak göz önüne alınması gerektiğini düşünüyoruz. Ülkemizin kendi dinamikleri dışında uluslararası boyutta baş göstermeye başlayan jeopolitik riskler ve ticaret savaşları gibi olgular göz önünde alındığında temkinli olunması gereken bir yılın bizi beklediğini söyleyebiliriz.

Ülkemizde özellikle yılın ikinci yarısından hissedilir bir şekilde daralma yaşayan otomotiv pazarının 1 Kasım’da açıklanan ÖTV indirimi ile kayıplarını azaltarak toparlanabildiğini gözlemledik. Bu dinamikler sayesinde Eylül-Ekim aylarında 2017’nin aynı dönemine göre yüzde 70’lere varan daralmalar Kasım-Aralık döneminde sektörün vergi indirimine ilave uyguladığı indirim ve nans kampanyaları sonucunda yüzde 39 seviyesine ancak düşmüştür.

Kasım-Aralık 2018 dönemindeki pazar dinamikleri, 2019 için öngörülerimizi 2018’a göre yüzde 40 daralma üzerine kurguluyoruz. 2019’a mevcut ÖTV indirimleri ile başlamış olmamız sektörümüzde güven ortamını güçlendiren bir unsur olarak satışlarımıza olumlu katkı sağlayacaktır. Bununla birlikte nansman koşullarının iyileştirilmesi ve ekonomik göstergelerin toparlanması ile beraber mevcut koşullarda durgun bir seyir gösteren ikinci el pazarının hareketlenmesi gibi unsurlar yeni araç alımlarını hızlandırabilecek etkiyi beraberinde getirecektir.

 

Honda Türkiye A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı

Bülent Kılıçer

“En asyon ve kredi faiz oranları iç pazar performansını etkileyecek”

2019, hem Türkiye ekonomisi hem de otomotiv sektörü için maalesef kolay bir yıl olmayacak.

Global dünya ile tamamen entegre olan ülke ekonomimiz, tüm gelişmekte olan ekonomilerdeki gibi, ABD merkez bankası FED’in 2018’de düzenli faiz artırımları ile başlayan dönemin, 2019’da nasıl seyredeceğine bağlı olarak şekillenecektir. Diğer yandan da, Brexit sürecinin AB’yi nasıl etkileyeceği ekonomik etkenlerden biri olacaktır. Bölgemizdeki politik ve coğra gelişmeler ile petrol yatları gibi ekonomimizi olumsuz etkileme potansiyeli olan risk faktörlerine de, her zamankinden daha fazla duyarlı olacağımız açıktır.

Kuşkusuz, 2019’da iç pazar performanslarını etkileyecek en önemli başlıklar enflasyon ve kredi faiz oranları olacaktır. Otomotiv sektörü gibi üretiminden ihracatına, yan sanayisinden, bayi teşkilatlarına kadar, yüksek katma değer ve istihdam yaratan tüm sektörler, 2019’da da, sahip oldukları mevcut pozisyonlarını korumak için mücadele edeceklerdir.

Yılın son iki ayında devreye alınan ÖTV indirimleri ve rmaların kendi imkanları ile yaptıkları satış kampanyaları pazara bir hareket getirmiştir. Bir önceki yıla göre yüzde 35 daralan pazarda Honda gibi satışlarını ve pazar payını geçen yıla göre artıran birkaç marka olmuştur. ÖTV indirimleri ve rmaların yaptıkları ek kampanyalarla rmalar yeni yıla daha düşük stoklarla girebildiler.

Mart ayı sonuna kadar uzatılan ÖTV indirimleri, şüphesiz ki sektöre ilk çeyrek için çok önemli bir nefes aldıracaktır. Ancak, gerek talebin erkene çekilmesi ve gerekse yılın ilk aylarındaki düşük sezonsal etkiler sebebiyle, bu dönemde Kasım - Aralık 2018 performanslarının beklenmesi doğru olmayacaktır.

Mevcut olan tüm koşullar aynı kalmak şartı ile, yılın ilk iki çeyreğini sakin geçireceğimizi, ancak yılın ikinci yarısından itibaren pazarın daha sağlıklı bir büyümeye kavuşacağını öngörüyoruz. YEP’deki yüzde 16 enflasyon hede nin ve bunun üzerinde seyredebilecek olası bir faiz oranının etkisiyle, 2019’da toplam satışların 2018’in gerisinde kalmasını beklemek sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.

 

Suzuki Motorlu Araçlar A.Ş. Genel Müdürü

Ümit Karaarslan

“2019: Otomotivde bıçak sırtı ya da devre arası kamp dönemi...”

Bir taraftan yeni regülasyonlar diğer tarafta olası ticaret savaşlarının yarattığı fay kırıklarının etkisinde kalan dünya otomotiv sektöründe beklenen olmadı. Dünyada Brezilya ve Rusya başta olmak üzere Hindistan pazarındaki olumlu yükselişle, 2017’ye yakın, 97 milyon adet seviyesinde kapanan otomotiv pazarında Avrupa’da düşüş yüzde 0,04’le sınırlı kaldı.

2019’da ticaret savaşları, Brexit etkileri, başta FED ve Avrupa Merkez Bankalarının para politikaları doğrultusunda benzer adetlerde olacağını söyleyebiliriz. BRIC ülkelerinde yükselişin devam edeceğini öngörmekteyiz.

2018’in 2. yarısında döviz kurları ve kredi maliyetlerinde yaşanan ani artışlara kredi plasmanındaki daralmalar ve filo ve kiralama pazarındaki düşüşlerle birlikte yüzde 50’ye varan daralma 2019 hakkında bizlere ön bilgiler veriyor. 4. çeyrekte beklenen negatif büyüme oranı ile 2019’a girilirken genel resesyon görünümü ile birlikte pazar rakamları; binek araçta 300-320 bin, hafif ve ağır ticari araçlarda 100 binlik bir tahminle toplam 420 bin adede ulaşılabilir görüntüsü veriyor. 2018’in son iki ayında başlayan ve 2019’un ilk çeyreğinde de devam edeceği açıklanan ÖTV indirimiyle beraber ticari araçlardaki kiralama uygulamasının başlamasının da etkisiyle, pazarda kredi hacmindeki daralmalar nedeniyle yüksek artış sağlanamayacağını öngörüyoruz.

Bu nedenlerden ötürü, değerlendirmemizde “bıçak sırtı” ya da 2020 öncesi hazırlık dönemi tanımlamasını yapabiliyoruz. 90’lı yılların yüksek volatilitesi altında etkilenen otomotiv üretimi ve pazarı 2001 ve 2002’deki uçurum kıyısından sonra yeniden istikrara kavuşsa da 2018’de sert dalgalanmaya maruz kaldı. Geçen dönemle yeni dönem arasındaki en önemli fark Türkiye’deki otomotiv üreticilerinin üretimlerinin ortalama yüzde 80’inin ihracata yönelik olması ve döviz pozisyonundaki avantajlı konumundan kaynaklanıyor.

Bu olumlu dengenin değişmemesi için de iç pazar büyüklüğümüzün 600 bin adedin altında olmaması önemli. Yeni model ve kapasite genişletme yatırımlarında da temel öncelik iç pazar büyüklüğü oluyor.

Son dönemdeki ÖTV ayarlamasının bir şekilde gelecek yılarda da devamı ve hurda teşvikinde iyileştirmeler de bıçak sırtından kurtulup 2020 ve gelecek yıllar için daha verimli hazırlanmamızı sağlayacaktır.

 

Volvo Car Turkey Genel Müdürü

Sabri Sözen

“Ekonomi 2019’da aynı seyrini sürdürecek”

Türkiye’de pek çok sektörde de olduğu gibi, ekonomik anlamda zor geçen 2018’in ardından, 2019’un da aynı seyirde süreceğini düşünüyoruz.

Otomotiv sektöründe, 2018’in son çeyreği Enflasyonla Topyekün Mücadele kapsamındaki ÖTV indirimleri sayesinde iyi bir kapanış sağlandı. ÖTV indirimlerinin mart ayı sonuna kadar uzatılması mutlaka olumlu bir etkiye sahip olacaktır. Bununla birlikte yüksek faiz nedeniyle nansal maliyetlerin bu indirimleri desteklememesi sebebiyle, söz konusu ÖTV indirimlerinin 2019 içerisinde geçen yılla aynı etkiye sahip olması zor olacaktır.

2019 içerisinde herhangi bir önlem alınmaması durumunda toplam pazar, 400 bin - 450 bin bandına gerileyebilir. Bu, otomotiv sektöründe yüzde 30’lar seviyesinde bir daralma anlamına gelir.

Otomotiv sektörünün ekosistemini beslemeye yetecek kaynaklarını oluşturmak ve küçülmeyi engellemek için bir dizi önlem alınması gerektiğini düşünüyoruz. Ekosistemin kendini idame ettirecek satış rakamlarına tekrar ulaşması için; vergi indirimi programları dışında, otomotiv sektörü için ÖTV sisteminin yapısal olarak topyekün yeniden değerlendirilmesi ve sektörü canlı tutacak yeni bir düzenlemenin yapılmasının da olumlu bir adım olacağı inancındayız.

Bununla birlikte daha çevreci vasıtaların yaygınlaşması amacıyla hurda teşviklerinin genişletilmesi ve süreli yerine sürekli bir program haline getirilmesi kaçınılmazdır.

Hibrit teknolojilerine yönelik vergi düzenlemelerinin iyileştirilmesi de yine 2019’a dair beklentilerimiz arasında yüksek önem derecesiyle yerini almaktadır.

Tüm sektör adına olumlu gelişmelerin yaşandığı bir yıl olmasını diliyoruz.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next