IBM Türk Genel Müdürü Defne Tozan Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Veri analizine dayalı yapay zekâ teknolojileri dönüşüme yön veriyor

Konuğumuz IBM Türk Genel Müdürü Defne Tozan ile Endüstri 4.0’ın gerçekleşmesini sağlayan yeni teknolojileri konuşma şansı bulduk. Otomotiv üreticilerinin orta vadede birer geleneksel üreticiden, yazılım şirketine dönüşmesini beklediklerini belirten Tozan, bugün makinelerden elde edilen verilerin analizi sayesinde devrim yapıldığını anlattı.

Ülkemizin AR-GE ve inovasyon anlamında küresel rekabette yol kat edebilmesi için gerekli reformlar nelerdir?

Dijitalleşen dünyanın ekonomik ve sosyal açıdan birçok kazanımı olacak. Ancak bunun için bugünden yatırım yapmamız şart. 5 yıldan daha az bir sürede sağlıktan finansa, turizmden eğitime her sektörde dünyada veri analizine dayalı yapay zekâ teknolojilerinin kullanıldığı köklü değişiklikler bekliyoruz. Şirketlerin bireye yönelik hizmet ve ürün oluşturma, bunu hızlı bir şekilde sistemdeki tüm veriyi kullanarak yapabilme isteklerinin hızla yapay zekâ kullanımını arttıracağını öngörüyoruz. İşte bu yeni dönem ekonomisinden faydalanmak ve pay almak isteyen her ülke ve her işletmenin, yeni teknolojilere adapte olması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye’de bizim de bu noktada gerekli adımları atmamız ve bir sonraki aşama için bugünden hazırlanmamız önem taşıyor. Yaratacağımız ekosistemle, gelecek dönemin rekabet koşullarına kalifiye istihdam, yeterli teknik bilgi ve donanım ile katılmamız gerekiyor.

Uzun zamandır Endüstri 4.0 konuşuluyor. Globalde ve ülkemizde Endüstri 4.0’da gelinen aşama nedir?

Önümüzdeki kısa dönemde tüm gelişmiş ve gelişmekte olan pazarlar, Endüstri 4.0 devrimi çerçevesinde radikal değişimler gösterecek. Bu değişimin temelinde ise üretimden müşteri deneyimine etkin iletişim, sanal gerçeklik yetenekleri, iş zekâsı ve analitik çözümlerin verileri doğrudan makina veya ürünlerden toplayabilmesi bulunuyor. Dönüşüm, eş zamanlı analiz ve karar destek sistemlerinin üretimden pazarlama, satış ve desteğe kadar tüm süreçlere entegre edilebilmesi gibi inovatif teknolojik gelişmelerle mümkün olacak. Bu dönüşüm Türkiye için de stratejik ve kritik öneme sahip. Türkiye başta elektronik ve otomotiv sektörleri olmak üzere dünyanın önemli bir üretim üssü. Endüstri 4.0 ile artan otomasyon, robot teknolojilerinin kullanımı ve buna bağlı olarak üretimde insan ve makine iş birliğinin artması, pazarda değişiklikleri de beraberinde getiriyor. Bu çerçevede doğu ve batı arasında bir köprü vazifesi gören ülkemizin önünde birçok fırsat da bulunuyor. Fırsatlardan daha fazla yararlanmak ve dünyadaki üretim ağırlığımızı daha da arttırmak için Endüstri 4.0 alanındaki yatırımlarımızı ülke olarak arttırarak devam ettirmemiz gerekiyor. Bir önceki sanayi devrimi ile birlikte endüstriyel tesisler yaygın olarak sensörler, PLC ve SCADA sistemleri ile donatıldı. Böylece sahadan veri toplanması ve üretim süreçlerinin insandan bağımsız hale gelmesi sağlandı. Endüstri 4.0 ile birlikte toplanan bu verilerin, süreç optimizasyonu, enerji verimliliğinin arttırılması, kalite problemlerinin önceden tespit edilmesi gibi operasyonu iyileştirecek iç görülere dönüştürülmesi mümkün olacak.

Yapay zeka, bulut, blockchain gibi teknolojiler devrim yapacak Dijitalleşme neden önemli? Bu konuda yapılması gereken çalışmalar ve önerileriniz nelerdir?

Dijital dönüşümün mimarları arasında kognitif teknolojiler dediğimiz yapay zekâ ve analitik çözümler, bulut teknolojisi, güvenlik odaklı çözümler, blockchain gibi devrim niteliğindeki teknolojilerin hepsi var. Akıllı robotlar, büyük veri, nesnelerin interneti, 3-D baskı, bulut ve bunlar gibi teknolojilerin, bu devrimin tetiklenmesinde çok önemli rolü olduğunu gözlemliyoruz. Bu teknolojiler birbiri ile bütünleşik ve iç içe olduğundan, IBM olarak dördüncü sanayi devrimini bu teknolojilerin bütünü olarak görüyoruz. Bu yeni dönemi başlatan en büyük etken ise veri miktarındaki artış. Her gün 2.5 exabayt veri üretiliyor. İki yıl öncesine kadar oluşan tüm verinin toplamı, son iki senede oluşan veri ile aynı. Bunun katlanarak artacağı düşünülüyor. Ancak geleneksel programlama sistemleri ile bu büyüklükteki verinin neredeyse yüzde 90’ını göremeyecek durumdayız çünkü mevcut bilgisayar sistemlerinin genel yapısı gereği muhakeme yeteneği zor. Bu nedenle yapay zekâ ve analitik teknolojilerin gücünden faydalanmak büyük önem taşıyor. Bilgilerin saklanması ve uygun bir platformda analiz edilmesi için de bulut teknolojileri büyük önem taşıyor. Bulut teknolojileri Endüstri 4.0’ı ayakta tutacak platform olarak karşımıza çıkıyor. Endüstri 4.0 ve beraberinde yaşanan dijital dönüşüm içinde en çok tartışılan kavramların başında sektörler ve çalışanlara olan etkisi geliyor. Ancak tarih bize benzer ölçekteki değişimlerin, bu değişimi gerçekleştire bilen ülkelerin ekonomilerinde yaşanan büyümeleri ve kaybolan iş kollarının ise yerine yenilerinin tekrar oluştuğunu gösteriyor.

Çalışmalarınızda teknopark, üniversiteler ve benzeri kuruluşlarla ne tür iş birlikleri yapıyorsunuz?

IBM, pek çok ülkede kurduğu İnovasyon Merkezleri ve Küresel Girişimcilik Platformu-GEP ile büyük fikirlere sahip girişimlere kapılarını ve olanaklarını açıyor. IBM Türkiye olarak bu kapsamda biz de girişimcileri destekliyor ve buna yönelik aksiyonlar alıyoruz. IBM’in çeşitli platformlarını girişimcilerin ücretsiz kullanımına açıyor ve yeni fikirlerin hayata geçmesine destek oluyoruz. Geliştiricilere IBM Bulut altyapısını kullanarak yeni yazılımlar ortaya koymalarına yardımcı oluyoruz. İstanbul Müşteri Merkezi’mizde (ICC) geliştiricileri ağırlayarak workshoplar düzenliyor, IoT & Endüstri 4.0 kullanıcı deneyimi oturumları gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda üniversite öğrencileri için IBM Elçi Programı da yürütüyoruz. Bugüne kadar da 3 binden fazla öğrenciyi IBM Bulut konusunda eğittik. Ek olarak üniversiteler ve şirketler ile iş birliği içerisinde hackhaton’lar düzenliyor ve girişimci ekosistemini aktif bir şekilde destekliyoruz.

Yeni saldırı yöntemleri, yeni güvenlik stratejileri gerektiriyor

Dünyada önümüzdeki beş yıl içinde ne gibi önemli teknolojik gelişmeler bekleniyor?

IBM her yıl geleceğin önemli teknolojik gelişmesini içeren “5’te 5” araştırmasını yayınlıyor. Mart ayında açıklanan son araştırma sonuçlarına göre, gelecek dönemde bizleri birbirinden farklı teknolojik gelişmeler bekliyor. Önümüzdeki beş yıl içinde, crypto-anchor’lar ve blockchain bir ürünün çıkış noktasından müşterinin eline ulaşana kadar orijinalliğini koruduğundan emin olunmasını sağlayacaklar. Crypto-anchor’lar IBM araştırmacılarının ürünlere veya ürün parçalarına yerleştirilmek üzere geliştirdiği ve blockchaine bağlantılı, üzerinde oynanamayan dijital parmak izleridir. Bu parmak izleri pek çok şekil alabilirler ancak blockchaine bağlandıklarında bir ürünün orijinalliğini kanıtlayan güçlü araçlar haline gelirler. Gelecek beş yılda, yeni saldırı yöntemleri ise günümüz güvenlik önlemlerini ne yazık ki yetersiz kılacak. IBM araştırmacıları bu kaçınılmaz duruma karşılık yeni bir güvenlik yöntemi geliştiriyorlar. Bu yöntem, verileri kafesler adı verilen karmaşık cebirsel yapıların içine saklayan ve kafes şifreleme denen bir mimarinin üzerine inşa edildi. Bir diğer önemli gelişme ise su kaynakları üzerinde yaşanacak. Bulut üzerinde ağ içinde toplanmış ve tüm dünyaya konuşlandırılmış küçük, özerk yapay zekalı mikroskoplar dünyanın en önemli ve en çok tehdit altında olan kaynağı olan suyun sağlığını, sürekli olarak gerçek zamanlı izleyecekler. 2025 itibarıyla, dünya nüfusunun yarısından fazlası su kıtlığı olan alanlarda yaşayacaklar ancak bilim insanları, okyanuslarımız, göllerimiz ve nehirlerimizle ilgili en hayati bilgileri bile gerçek zamanlı olarak toplamayıp analiz edebilecekler. Beş yıl içinde kuantum hesaplaması araştırma laboratuvarlarının dışına ulaşacak. Sadece bilimsel topluluğa özel kalmayıp, bu yeni hesaplama yöntemini bir zamanlar çözülemez denilen problemlerin çözümünde kullanmayı hedefleyen yeni kategorilerdeki profesyoneller ve geliştiriciler tarafından yoğun olarak kullanılacak.

Otomotiv sektörü için ne tür fırsatlar görüyorsunuz? Gelecek 10 yılda otomotiv teknolojilerinde ne tür gelişmeler bekliyorsunuz?

Otomotiv sektörü, dünyada yapay zekanın en fazla etkilediği ve değiştireceği sektörlerin başında bulunuyor. Kendi kendine hareket eden (otonom) araçlar, teknoloji ile desteklenen paylaşım ekonomisi, mobilite çözümleri ve yapay zekâ kullanılan sürüş asistanları sadece otomotiv endüstrisini değil; şehirleri, insan ilişkilerini ve hatta toplumları yeniden tasarlayacak. Bugün, yeni nesil bir aracın içerisinde yüz milyon satırın üzerinde yazılım kodu bulunuyor ve hem aracın fonksiyonlarının gerçekleştirilmesi hem de sürücü ile olan iletişim bu kod aracılığıyla gerçekleştiriliyor. Otomotiv üreticilerinin orta vadede birer geleneksel üreticiden, yazılım şirketine dönüşmesini veya teknoloji şirketleri ile ortak çalışmalarını hızlandırmalarını bekliyoruz. Nesnelerin İnterneti, bağlı aygıtlar, sensörler, makineler ve diğer kaynaklardan gelen veriler sayesinde kuruluşların kullanıcılarını ve kullanım alışkanlıklarını daha yakından tanımalarını sağlıyor ve iş operasyonlarına, müşteri deneyimlerine, ürünlere ve kişilere zekâ katıyor. Sahadan toplanan verinin büyük bir kısmı yapısal olmayan veri olduğundan geleneksel yöntemlerle gerçek zamanlı olarak işlenmesi mümkün olmuyor. IBM bunun yerine Watson ile bu karmaşık verilerin analizini yapmak için yapay zekanın gücünden faydalanıyor. Bu da iş performansını yükseltiyor ve kişilerin deneyimlerini geliştiriyor. Örneğin, aracınızda bir şeyler ters gitmeye başladığında araç üzerinde bulunan sensörlerden toplanan veriler anlık olarak bir bakım sistemine gönderilerek orada işleniyor. Sistem, arızayı otomatik olarak teşhis ediyor ve rota üzerindeki en yakın servise bilgi vererek aracın değişmesi gereken parçasını sipariş ediyor ve zaman kaybını önlüyor. Bu sürücüye kolaylık sağlarken aynı zamanda üreticiye de fayda sağlıyor. Ayrıca, benzer arızalar birden fazla sayıda araçta gerçekleşiyorsa, üreticinin tasarımındaki eksik noktaları tespit etmesine ve dizayn ya da üretimde gerekli iyileştirilmelerin yapılmasına yardımcı oluyor.

IBM’in stratejisinin kalbinde inovasyon var

IBM piyasaya sunulmuş ilk kognitif bilgi işlem yeteneği Watson ile inovasyonu somut hale getirdi. Bir yapay zekânın ötesinde; insan gibi anlayabilen, öğrenebilen, muhakeme edebilen ve etkileşime geçebilen bir sistem olan Watson bulut üzerinde çalışıyor, yapısal ve yapısal olmayan yüksek veri hacimlerini analiz ediyor, karmaşık soruları yanıtlıyor ve kanıta dayalı yanıtlar öneriyor. IBM olarak bulut, siber güvenlik ve blockchain gibi yeni nesil teknolojiler konusunda da önemli çalışmalar yapıyoruz. Geleceğin işlemlerinin güvenli yürütüldüğü platform olarak adını duyuran Blockchain alanına yatırım yapıyoruz. Örneğin, Maersk ile IBM blockchain alanında ortak bir şirket kurdu ve lojistik alanında birlikte ilerliyor. Ek olarak bankacılık ve sigortacılık alanında IBM’in liderliğinde blockchain iş birliklikleri oluşmaya başladı. IBM 2017’de Juniper Research tarafından Blockchain Lideri olarak seçildi. Aynı zamanda kuantum bilgisayarlar konusunda da IBM’in ciddi çalışmaları var. IBM, yaklaşık 2 yıl önce 5 kuantum bit’lik (5 qubit) kuantum bilgisayarları duyurmuştu. Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru 20 qubit kuantum bilgisayarlar bütün dünyayla paylaştı. 50 qubit’lik kuantum bilgisayarlar konusunda çalışmalar sona geldi ve IBM 5 yıl içinde kuantum bilgisayarları ticarileştirmeyi hedeflediğini açıkladı. Ayrıca IBM çeşitli üniversiteler ve global şirketler ile Q Network isminde bir platform oluşturdu ve günümüzde çözülemeyen bazı iş problemlerini ekosistemi ile kuantum bilgisayar kullanarak çözmeye başladı.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next