Deloitte Türkiye Özkan Yıldırım Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

“Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin özel sektör öncülüğünde artırılarak yüksek katma değerli üretime yönelmesi gerekiyor”

Deloitte Türkiye Tüketim ve Endüstriyel Ürünler Endüstrisi, Otomotiv Sektörü Lideri Özkan Yıldırım ile 2017 yılının değerlendirmesi ve 2018 yılı beklentileri üzerine konuştuk.

2017 yılının sonuna yaklaşırken dünya ve Türkiye’ye ilişkin genel bir ekonomik değerlendirme rica edebilir miyiz?

Dünyada 2017’yi oldukça ilginç bir yıl olarak değerlendirebiliriz. Yıl içerisinde yaşanan Almanya, Fransa seçimleri ve ABD’de büyük soru işaretleri ile başlayan Trump dönemi, Kuzey Kore’den Ortadoğu ve Venezuela’ya uzanan ve tüm dünyayı saran sorunlar göz önüne alarak, özellikle yılın ilk yarısına baktığımızda ekonomide uzun zamandır beklenen güçlü ve genele yayılan büyüme bir evresi yaşandığını görüyoruz.

Türkiye’nin geçen sene yaşadığı olağanüstü olaylar ve coğrafyamızda yaşanan sıkıntılara rağmen, referandum sürecinden sonra ekonomide olumlu gelişmeler gözlenmekle birlikte son dönemde özellikle kurda yaşanan hızlı gelişmelerin nasıl yansımaları olacağını birlikte göreceğiz.

Halen Türkiye’nin en önemli ihracat pazarı konumunda bulunan Avrupa Birliği ülkelerindeki gelişmeler göz önüne alındığında belli başlı ekonomiler açısından neler bekliyorsunuz?

Avrupa Birliği, kurumlarının gerekli adımları zamanında atmaması nedeniyle gerek ekonomik gerekse sosyal açıdan düzeltilmesi çok zor sorunlar yaşıyor. Çin, Rusya’nın başını çektiği diğer gelişmekte olan ülkelerin adımlarını hızlandırması dünyada bir eksen kayması mı oluyor sorularını da beraberinde getiriyor. Avrupa Birliği, üzerindeki bu baskıyı sadece kararlı bir şekilde hayata geçireceği reformları gerçekleştirerek toparlayabilir. Şunu unutmayalım ki çok sağlam bir ekonomik altyapı, yüksek eğitim kalitesi ve gelişmiş sosyal yapıya sahip Avrupa’nın hiçbir zaman denklemden düşmeyeceği, tam tersi güçlenerek gelişeceği değerlendirilmelidir.

Geçtiğimiz günlerde açıklanan Orta Vadeli Program konusunda görüşlerinizi alabilir miyiz?

Orta Vadeli Program’da hedeflenen yüzde 5,5 büyüme oranı geçtiğimiz birkaç yılda hissedilen sıkışıklığı aşmak için olumlu sinyaller vermektedir. Kurda son günlerde yaşanan yükselişin kalıcı olmayacağını ve enflasyonu etkilemeyeceğini varsaymak kaydıyla ekonomimize olumlu yansımaları olacağını öngörebiliriz. Büyüme ile dış ticaret, cari açık ve istihdam alanında olumlu gelişmeler olacağını düşünebiliriz. Son olarak programın da yoğunlaştığı işsizlik rakamlarının kademeli olarak 2019 yılında tek haneli rakamlara ve uzun vadede 9.6 seviyelerine çekilmesi, yine programda sıkça bahsedilen kaliteli insan kaynağı yetiştirme ve endüstriyel dönüşümle mümkün olabilecek gibi görünüyor.

Türkiye ekonomisindeki yapısal dönüşümün dinamikleri sizce neler ve neden önemli?

Türkiye’nin başlıca büyüme kaynağı üretim sektörüdür. Ülkemizin rekabet gücünün artırılması, sürdürülebilir büyüme ve kişi başı gelirlerin arttırılması için Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin özel sektör öncülüğünde artırılarak yüksek katma değerli üretime yönelmesi gerekmektedir. Otomotiv sektörü gibi ülkemizde bugüne kadar geniş tecrübe kazanılmış ve altyapısal anlamda sağlam temelleri olan sektörlere daha fazla odaklanarak, dijital, nesnelerin interneti ve endüstri 4.0 gibi geleceğin dinamiklerine göre bu sektörleri yapılandırabilirsek fark yaratabileceğimiz bir rekabet alanı oluşturabiliriz.

2018 yılına ilişkin beklentilerinizi, takip edilmesi gereken ve ekonomideki seyri etkileyebilecek önemli başlıkları okuyucularımızla paylaşır mısınız?

2018 yılı içerisinde 2019 seçim yılı öncesi pek çok reformun ve projelerin hayata geçeceği bir yıl olmasını bekliyoruz. Ekonomik düzenlemeler ve desteklerle birlikte Türkiye'nin yatırımcılar açısından cazibesini koruyacağını, fakat yatırımcı profilinin değişebileceğini düşünüyoruz. Enflasyon ile mücadele ekonomik gündemin ana maddesi olmaya devam edecektir. Tabii sadece yurtiçindeki gelişmelere odaklanmamalıyız. Uzun süredir durulmayan Suriye ve Irak sorunlarına Katar ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde yaşanan sıkıntıları da eklediğimizde oluşan atmosfer, bölgemizi ve dolayısıyla bizi etkilemeye devam edecektir.

Otomotiv sektörünün Türkiye ekonomisine katkısı hakkında ne düşüyorsunuz?

Otomotiv sektörü hem dünyada hem de Türkiye’de istikrarlı büyüme sağlamanın yanı sıra teknolojik gelişmeleri de hızlandıran kilit sektörlerden biridir. Otomotiv ana sanayiinin toplam üretim içerisindeki payı yüzde 8 olup Türkiye’deki toplam istihdamın ise yüzde 5,5’ini oluşturmaktadır. Ancak daha önemlisi, yüzde 20’lik payla (bu da yaklaşık 24 milyar dolara karşılık geliyor) otomotiv sektörünün ihracatın lokomotifi konumunda olduğunu söylemeliyiz. Tüm bunların yanı sıra otomotiv sektörü tekstil, elektronik, plastik, petro-kimya, elektronik ve demir çelik sektörleri için ana alıcı, tarım, turizm, inşaat, altyapı, ulaştırma ve savunma gibi kilit altı sektör için ise tedarikçi konumunda bulunuyor. Bu bağlantılar sayesinde sektör içerisinde yarattığı 1 dolarlık katma değer artışıyla, toplam ekonomide 3 dolarlık artış meydana getiriyor. Son olarak global olarak yapılan Ar-Ge harcamalarına baktığımızda ilk bin içerisinde yer alan iki Türk firmasının da otomotiv ana sanayii firmaları olması sektörün araştırma ve gelişmeye ne kadar önem verdiğinin göstergesidir. Otomotiv sektörünün her geçen yıl artmakta olan Ar-Ge harcamaları Türkiye’nin yakın zamanda teknoloji ihraç edebilen bir Ar-Ge üssü konumuna erişmesi konusunda bizleri heyecanlandırıyor.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next