Motorlu Taşıtlar Sektör Araştırma Raporu Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Motorlu Taşıtlar Sektör Araştırma Raporu” otomotiv sektörüne ışık tuttu

Rekabet Kurumu ve Uludağ Üniversitesi işbirliğiyle “12. Rekabet Hukuku ve İktisadında Güncel Gelişmeler Sempozyumu” düzenlendi. Sempozyumda, Rekabet Kurumu tarafından hazırlanan “Motorlu Taşıtlar Sektör Araştırma Raporu” paylaşıldı.  Araştırmanın sonuçları, satış pazarında oldukça rekabetçi bir yapının bulunduğunu ortaya koydu.

“12. Rekabet Hukuku ve İktisadında Güncel Gelişmeler Sempozyumu”, 6 Mayıs’ta Uludağ Üniversitesi Otomotiv Mühendisliği Bölümü Konferans Salonu’nda düzenlendi.

Panelin açılış konuşmalarını Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kamil Dilek ve Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Nurettin Kaldırımcı yaptı. Her yıl Türkiye'nin gündeminde yer alan bir konuyla ilgili sektör raporu hazırladıklarını ifade eden Rekabet Kurumu Başkanı Nurettin Kaldırımcı, söz konusu raporları her yıl bir üniversitede kamuoyu ile paylaştıklarını belirtti ve bu yıl, Motorlu Taşıtlar Tebliği’nin uygulamasının sonuçlarına ilişkin değerlendirme raporunu sunmaya karar verdiklerini anlattı.

“Otomotiv, çok önemli bir sektör haline geldi”

"Otomotiv" denilince akla Bursa'nın geldiğini vurgulayan Kaldırımcı, şöyle konuştu:

"Otomotiv, toplumsal ve ekonomik bakımdan çok önemli bir sektör haline geldi. Otomotiv, çok çeşitli pazarları içeriyor. İstihdam, milli gelir, katma değer gibi pek çok açıdan ticari aktivitelerin yoğun olduğu, ekonomik kararların verildiği, iyi işlenmesi gereken bir alan. Bu sektörün bütün dünyada 'kendi haline bırakılmaması' gibi bir söylemle karşı karşıyayız. Otomotiv alanına yönelik Rekabet Kurumu olarak çıkardığımız bir tebliğ var. Avrupa'da da bu tebliğ daha önceki yıllarda çıkarıldı. Olanı biteni yeniden gözden geçirdiler ve bir rapor hazırladılar. Biz de buna paralel bir şekilde olan biteni anlamak, değerlendirmek, gerekirse değişiklikler yapmaya imkan verecek ipuçları elde etmek için bir rapor hazırladık."

Pazarda, rekabetçi görünüm hakim

Sempozyumda, Rekabet Kurumu Uzmanları Recep Gündüz ve Zeynep Şengören tarafından hazırlanan “Motorlu Taşıtlar Sektör Araştırma Raporu” paylaşıldı. Raporun, sektörde 59 markanın distribütörü olan 39 sağlayıcıyla, 2 bin 500 yetkili bayi ve servisle, 200 civarında yedek parça üreticisi ve 150’ye aşkın bağımsız servisle birebir görüşme sonucunda elde edilen verilerin derlenmesiyle oluşturulduğu ifade edildi.

Kurum raporuna ilişkin verileri paylaşan Rekabet Uzmanı Recep Gündüz, sektörün dinamik olduğuna dikkat çekerek, sektöre ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: “Araçların teknik donanımının artmasının ve sigorta sektörünün pazarlık gücünün olmasının, bağımsız servislerin kâr oranlarının düşmesinin en büyük sebebi. 0-3 yaş grubu araçlar ve garanti kapsamında olması beklenen araçların tercihini, servis sağlayan yetkili dağıtıcılardan yana kullandığını görüyoruz. Yetkili dağıtıcı servislerine getirilen araçların yüzde 50’si garanti kapsamındaki araçlar. Bu araçların yüzde 72’si periyodik bakım için yetkili servisi tercih ediyor” dedi.

Gündüz, satış pazarındaki sonuçlara ilişkin şunları ifade etti: "Satış pazarındaki sonuçlar rekabetçi bir görünüm olduğunu gösteriyor. Öte yandan pazara her seviyede yeni girişler var. Satış pazarlarındaki kâr marjlarının satış sonrasına göre oldukça düşük olduğunu görüyoruz. Bunlar, sağlayıcılar düzeyinde yüzde 4, dağıtıcılar için yüzde 3 düzeyinde. Son bir iki yıl içinde bu kâr marjlarının daha da baskılandığını gördük. Satış pazarında araç fiyatlarında önemli bir artışın olmadığını söyleyebiliriz.”

İthal araçlar yoğunlukta

Rekabet Uzmanı Zeynep Şengören, araştırmada araç parkları konusunda ilgi çekici sonuçlar elde ettiklerini ifade ederek, şunları dile getirdi: “Araç parkı bakımından ilk dikkatimizi çeken husus, parkta binek araçların yoğunluğu oldu. Parkın yaklaşık yüzde 70’i binek araçlardan oluşuyor. Bunu kamyonetler ve diğer araçlar takip ediyor. İkinci tespitimiz araç parkları yılar itibariyle büyüyor ve ortalama araç yaşı 12 olarak hesaplanıyor. Bu Avrupa ile kıyaslanınca yüksek bir oran. Satış bakımından araçlar yaşlı, ilerleyen yıllarda araç talebi olacak. Yaşlı araçlar daha fazla bakıma ihtiyaç duyuyor. Araç yaşlarına göre tüketicilerin servis tercihleri de değişiyor.”

Satış adetleri bakımından sektörde ithal araçların yoğun olduğuna dikkat çeken Şengören, “Satılan araçların yüzde 60’a yakını ithal. Bu şu açıdan önemli, sektör döviz kuru gibi makro ekonomik değişkenlerden etkileniyor. Satış adetleri yıllar itibariyle dalgalanıyor. Dolayısıyla istikrarsız bir talep yapısı var. Binek araç pazarı, oldukça rekabetçi bir görüntü sergiliyor. Tebliğ sonrası (2007) bu yapı, daha da arttı. Ticari araçlar bakımından daha orta derecede yoğunlaşmış bir pazar yapısı ile karşı karşıyayız. Toplam pazarda binek araçlar yoğunlukta” dedi.

“Avrupadaki daralma, kapasite kullanım oranlarını aşağıya çekti”

Sunumun ardından “Motorlu Taşıtlar Sektör Araştırmasına ilişkin Yorum ve Değerlendirmeler” başlıklı panel düzenlendi. Panelde ODD Genel Koordinatörü Dr. Hayri Erce, Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) Genel Sekreteri Özgür Tezer, Özel Servis Birliği (ÖSEBİR) Başkanı Veli Şahin,  Yenileme Pazarı Geliştirme Derneği (YPG) Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Aslan, Midas Danışmanlık A.Ş.’den Avukat Haluk Arı ve IV. Denetim ve Uygulama Daire Başkanı Dr. Orçun Senyücel, Motorlu Taşıtlar Sektör Araştırması’na ilişkin yorum ve değerlendirmeleri paylaştı.

Global ekonomik krizden ve bu krizin otomotiv sektörüne etkisinden bahseden ODD Genel Koordinatörü Dr. Hayri Erce, şunları kaydetti: “2005/4’ün devreye girmesinden sonra ABD’de ‘mortgage krizi’ ile başlayan daha sonra küreselleşen bir kriz yaşadık. Bu durum, tüketicilerin güvenlerinin azalmasına, hatta yok olmasına neden oldu. Dünya genelindeki, merkez bankalarına büyük bir görev düştü. Bu dönemde likitide artışı ve faizlerin azaltımı en büyük araç olarak kullanıldı. Özellikle gelişmiş ülkelerde merkez bankalarının bilançoları 3-4 katına çıkarıldı. Bu adımla, tüketiciye yeniden güven vermek amaçlandı. 2007’den beri yaşadığımız bu kriz, otomotiv pazarını da olumsuz etkiledi. Otomotiv pazarı 2006’ya geldiğimizde 73-74 milyonken, kriz sonrasında 67 milyon’a kadar geriledi. Bizim için çok önemli olan Avrupa pazarı ise 19 milyondan, 2013 sonu itiberiyle 14 milyona kadar geriledi. Avrupadaki bu ciddi daralma, kapasite kullanım oranlarını da aşağıya çekti (Oran Yüzde 50’ler seviyesine geriledi). Bu da ister istemez rekabeti son derece artırdı. Birçok global otomotiv markasında satın almalar, birleşmeler yaşandı.”

Vergiler, otomotiv pazarını daraltıyor

Avrupa’daki en yüksek vergi oranlarına sahip olmamıza rağmen, Türkiye’deki otomotiv sektörünün büyüme eğiliminde olduğunu söyleyen Erce, “Türkiye’de genç bir nüfus var, otomobil sahibi olma eğilimi üst seviyede. 1000 kişiye düşen otomobil sayısı 2013 sonu itibariyle 166 adet oldu. Avrupa’da ise 1000 kişiye 600 otomobil düşüyor. Bu yüzden otomotiv sektöründe gidilecek çok yol var. Bu süreç vergilerle engellenmediği ve yüksek olan KDV-ÖTV oranları artırılmadığı sürece büyümeye devam edecek. Rekabet Kurumu’nun açıkladığı raporda, otomobil satışlarının daha çok ithal araçlardan kaynaklandığı belirtildi. Pazar büyümediği taktirde gerek yerli gerekse yabancı yatırımın, Türkiye’ye ilgisi azalacak. Biz vergilerle bu pazarı baskıladığımız sürece de Türkiye’de yapılan üretimin, yeni model yatırımların boyutu azalıyor. Genişleyen ve çeşitlenen tüketci ihtiyaçlarını-tercihlerini giderme noktasında ithal araçlar devreye giriyor ve boşluğu dolduruyor. Pazarın büyümesini sağlayacak politikalar sağlandığı taktirde, Türkiye’de daha fazla yeni yatırımın geleceğine inanıyoruz” dedi.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next