PwC Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı Ulaş Ceylanlı Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Otomotiv sektörünün 2016 yılı Mali Ajandası

PwC Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı Ulaş Ceylanlı, 2016’nın ilk yarısında yürürlüğe giren değişiklikler,  ikinci yarısında beklenen değişiklikler ve bunların otomotiv sektörüne olası etkilerini yazdı.

Zamanın hızına yetişmek artık neredeyse imkansız gibi. 2016 yılını yarıladık ve hızla 2017 yılına doğru koşuyoruz.

2016 yılının ilk yarısında, otomotiv sektörünü etkileyecek önemli vergi düzenlemeleri gerçekleştirildi. Yılın ikinci yarısında ise, yine sektörü önemli ölçüde etkileyebilecek ilave düzenlemelerin çıkarılmasını bekliyoruz.

Bu yazımızda, gerek yılın ilk yarısında yürürlüğe giren değişikliklere, gerek ikinci yarısında beklenen değişikliklere ve bunların otomotiv sektörüne olası etkilerine yer vermeye çalıştık.

İlk yarıyıldaki önemli düzenlemeler

Asgari Ücret Artışı ve Desteği:

Hatırlanacağı üzere, 2016 yılında asgari ücretin net 1,300 TL’ye çıkarılması ekonomi dünyamızın en önemli gelişmelerinden birisiydi. Bu artışla ortaya çıkan ilave işgücü maliyetlerine destek olmak amacıyla, SGK mevzuatında değişikliğe gidildi. Buna göre, 2015 yılında aylık SGK matrahı 2,550 TL’ye kadar olan çalışanlar için, aylık 99,90 TL’lik bir hazine katkısı getirildi. Söz konusu destek 2016 yılı Ocak-Aralık döneminde uygulanacak. Özellikle yüksek sayıda işçi çalıştıran otomotiv sektörü için oldukça önemli bir destek olduğunu iletmek isteriz.

Bununla birlikte, sigortasız işçi çalıştırma, sigortalı olarak bildirilen kişilerin fiilen çalıştırılmaması, prime esas kazancın eksik bildirilmesi ya da hiç bildirilmemesi gibi durumlarda söz konusu destekten yararlanmak mümkün olmayacaktır.

ArGe Reform Paketi:

2008 yılında yürürlüğe giren 5746 sayılı Ar-Ge Kanunu Türkiye’de Ar-Ge faaliyetlerinin önemli ölçüde artmasına ve bu faaliyetlerin Ar-Ge merkezleri altında konsolide olmasına olanak sağladı. Otomotiv sektörü de, Ar-Ge faaliyetlerinin en çok gerçekleştiği sektörlerin başında geliyor. Türkiye’deki 246 Ar-Ge merkezinin 73’ü otomotiv ana sanayi ve yan sanayi şirketlerine ait.

Uzun süredir, Ar-Ge mevzuatında değişim yapılması ve bazı alanların geliştirilmesi gerektiği sektör oyuncuları tarafından dile getirilmekteydi.  1 Mart 2016 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren yeni Ar-Ge Reform paketi, bu talepleri karşılamayı hedefliyor. Yeni Ar-Ge reformunun ana unsurlarını şöyle sıralayabiliriz:

- yüksek lisans mezunu olan Ar-Ge personelinin gelir vergisi teşviki %85’ten %90’a çıkarıldı,

- doktora mezunu olan Ar-Ge personelinin gelir vergisi teşviki %90’dan %95’e çıkarıldı,

- temel bilimler alanından mezun olan Ar-Ge personelinin vergi teşvikleri, lisans mezunları için %90’a, yüksek lisans ve doktora derecesine sahip olanlar için %95’e çıkarıldı,

- temel bilimler mezunu olan Ar-Ge personelinin ücretlerinin, asgari ücretin 2 katına isabet eden kısmının 2 yıl boyunca Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından karşılanması öngörüldü,

- Ar-Ge merkezi dışında geçen sürelerin de belirli şartlarda Ar-Ge teşviklerinden yararlanması mümkün hale getirildi,

- Resmi tatillere isabet eden ücretlerin de Ar-Ge teşviklerinden yararlanmasının önü açıldı.

Yukarıda açıklanan yeni düzenlemelerin bir kısmının, ikincil düzenlemelerin yayınlanması ile uygulama imkanı bulacağını belirtmek isteriz.

İthalatta Matrah Azaltımı ve KDV Uygulaması:

KDV mevzuatında uzun süredir tartışılan bir konu, Mayıs ayında yayınlan bir tebliğle açıklığa kavuşmuş oldu. Bilindiği üzere, ithal edilen mallara ilişkin KDV ithalat sırasında gümrük idaresine ödeniyor. Daha sonra farklı nedenlerle, ithal edilen malın fiyatı düşebiliyor (yurt dışındaki satıcı şirket tarafından iskonto verilmesi gibi). İskonto neticesinde fazladan ödenen KDV’nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı uzun süredir tartışma konusu idi. Yayınlanan tebliğle söz konusu KDV’nin indirim konusu yapılabileceği açıklığa kavuşmuş oldu. Otomotiv distribütörleri için oldukça önemli olan bir gelişme.

Tebliğde iletilen yaklaşım, transfer fiyatlandırılması incelemeleri nedeniyle oluşacak matrah azaltmalarını da kapsayacak. Halihazırda, yurt dışındaki ilişkili şirketten emsale göre yüksek fiyatla satın alındığı iddia edilen mallar ve hizmetler için, kurumlar vergisi ve kar dağıtım stopajı tarhiyatlarının yanında, KDV tarhiyatları da yapılıyordu (fazladan indirilen KDV’nin reddi). Bu tebliğle, yurt dışındaki ilişkili şirketlerden emsale göre yüksek fiyatla mal/hizmet satın aldığı iddia edilen şirketler için KDV tarhiyatı yapılamayacak. Bu düzenlemenin, gerek mevcutta incelenen şirketler, gerekse incelenip KDV tarhiyatı ile karşılaşan ve konuyu uzlaşma/yargı aşamasına taşıyan şirketler için çok önemli bir düzenleme olduğunu hatırlatalım.

Yeni ÖTV Tebliği:

Bilindiği üzere, araçlar üzerindeki ÖTV devlet bütçesinin en önemli gelir kaynakları arasında yer alıyor. Mevzuatta, araç ÖTV’sinin hesaplanması ile ilgili oldukça önemli sınırlamalar bulunuyor. Mali İdare de, söz konusu ÖTV’nin takibi, denetimi ve tahsili konusunda oldukça hassas. Mayıs ayında yayınlanan ÖTV Tebliği ile bu konuda yeni bir sınırlama daha getirildi. Bu tebliğe göre, bayi tarafından satın alınan aracın iade edilmesi ve daha düşük fiyatla tekrar aynı bayiye satılması durumunda, ÖTV matrahının tespitinde, ilk satıştaki satış fiyatının değerlendirmeye alınması gerekecek.

İkinci yarıyılda beklenen değişiklikler

İlk bölümde, yılın ilk yarısında yayınlanan ve otomotiv sektörünü etkileyebilecek önemli mali düzenlemeleri sıraladık. Gelin şimdi de yılın ikinci yarısında yayınlanması muhtemel değişikliklere göz atalım:

Yatırım Ortamının İyileştirilmesine Yönelik Kanun Tasarısı

Bu yazıyı hazırladığımız hafta, Yatırım Ortamının İyileştirilmesine Yönelik Kanun tTsarısı Meclis’e sevk edildi. Dergimiz yayınlandığı sırada tasarı yasalaşmış da olabilir. Otomotiv sektörü için de önemli düzenlemeler barındıran tasarı ile getirilen yenilikleri aşağıda çok özet olarak sıralamaya çalıştık:

  • Birden fazla nüshası olan sözleşmelerin sadece 1 nüshası damga vergisine tabi olacak,
  • Ana taahhüt dışı taahhütler (cayma tazminatı, cezai şart gibi) damga vergisine tabi olmayacak,
  • Yatırım teşvik belgesi kapsamındaki makine teçhizatın alımı için düzenlenecek sözleşmeler damga vergisinden istisna olacak,
  • Bazı şirketlerin muhtasar beyanname ile SGK beyannamesini birlikte göndermeleri zorunlu olacak,
  • Bakanlar Kurulunca belirli tutarın üzerinde ihracat yapan şirketlerin yöneticilerine 2 yıl süreyle hususi damgalı pasaport (yeşil pasaport) verilebilecek,
  • Veri işleme, veri analizi, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi, mühendislik, yazılım gibi hizmetleri %85 oranında yurt dışındaki şirketlere veren hizmet merkezleri için, asgari ücrete tekabül eden vergi kadar (yaklaşık  200 TL’lik)  gelir vergisi teşviki sağlanacak,
  • Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında inşa edilen binalar 5 yıl süreyle emlak vergisinden muaf tutulacak,
  • Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında yapılacak yatırımlar için alınan veya bu yatırımlar için tahsis edilen araziler yatırım teşvik belgesi süresince emlak vergisinden muaf tutulacak,
  • Sinai mülkiyet haklarında kurumlar vergisi istisnasının uygulanması için gerekli olan Maliye Bakanlığı değerleme raporu şartı artık gerekli olmayacak,
  • Transfer fiyatlandırması açısından ilişkili şirket tanımında sınırlama getirilecek; buna göre %10’dan daha az doğrudan ya da dolaylı ilişki olan şirketler “ilişkili şirket” tanımının dışında tutulacak,
  • Transfer fiyatlandırmasına ilişkin belge yükümlülüklerini tam ve zamanında yerine getiren mükellefler için vergi cezası %50 indirimli uygulanacak,
  • Henüz vergi incelemesi başlamadan, vergi inceleme elemanları ile görüşme yoluyla olası vergi cezasını  %20’ye indirme imkanı getirilecek (müessesenin adı: “izaha davet”)
  • Yurt dışındaki varlıkların, herhangi bir vergi yükü olmadan ve gelecekte bir vergi incelemesi ile karşılaşmadan Türkiye’ye getirilmesi mümkün olacak.

Tüm dileğimiz, yukarıdaki yeni mevzuat hükümlerinin de katkısıyla, ülkemizdeki  sanayi yatırımlarının ve ülkemize yönelik yabancı yatırımcı ilgisinin artması yönünde.

Transfer Fiyatlandırması Tebliği

Mali İdare yakın zamanda bir Transfer Fiyatlandırması Tebliğ Taslağı yayınladı. Bu taslakta, uzun süredir OECD ve G20 ülkeleri tarafından yürütülen çalışmanın izlerini gözlemliyoruz. OECD ve G20 ülkeleri, vergi matrah aşınmasını önlemek için bir dizi eylem planı üzerinde çalışıyor. Bu eylem planının önemli unsurları artan dokümantasyon, şeffaflık ve bilgi paylaşımı. Bu unsurları gerçekleştirebilmek için, birçok ülke, vergi mükelleflerinin ilişkili şirketlere ilgili işlemlerine yönelik raporlama yükümlülüklerini önemli ölçüde arttırdı.

Türkiye de yayınlanacak bu tebliğle, bu yükümlülükleri ülkemizde faaliyet gösteren şirketler için de gerekli hale getirecek. Tebliğ, mevcut raporlama yükümlülüklerinin yanında 3 aşamalı yeni bir raporlama yükümlülüğü getiriyor. Ana rapor, ülke raporu ve ülke bazlı raporlama olarak isimlendirilen bu ilave yükümlülükler, şirketlerin ilişkili şirket işlemleri, yöntemleri ve bu işlemlerdeki diğer vergi uygulamaları ile ilgili çok sayıda bilginin derlenmesini ve Mali İdare ile paylaşılmasını öngörüyor. Otomotiv sektörü gibi ilişkili şirket işlemlerinin oldukça yoğun olduğu sektörde yer alan şirketlerin bu yeni yükümlülüklere tabi olacağını ve bunlara uyum sağlamak için şimdiden hazırlıklara başlamaları gerektiğini hatırlatalım.

Vergi Usul Kanunu Tasarısı

Maliye Bakanlığı bürokratlarının uzun bir süredir üzerinde çalıştığı konulardan birisi Vergi Usul Kanunu’nun yeniden hazırlanması. Mevcut Kanun oldukça uzun süredir yürürlükte ve Kanun’un günümüz ihtiyaçlarını karşılayamadığı bazı noktalar var. Tüm kesimlerin beklentisi madde sayısının azaltılması, dilin sadeleşmesi ve günümüz ihtiyaçlarının karşılanması. Tasarıda dikkat çeken önemli düzenlemeleri hızlıca sıralayalım:

  • Mükellef haklarının korunmasına yönelik maddeler kanuna ekleniyor,
  • Vergi planlamasının engellenmesi yönünde –yoruma ve tartışmaya açık – maddeler ilave ediliyor,
  • Satıcı tarafından beyan edilmemiş dolaylı vergilerle ilgili olarak alıcılara sorumluluk yükleniyor (nihai tüketiciler hariç)
  • Takdir komisyonlarının “Vergi Denetim Kurulu” bünyesinde yapılanması öngörülüyor,
  • Her 5 yılda bir enflasyon düzeltmesi zorunluluğu getiriliyor,
  • Vergi uygulamaları açısından birçok yerde karşımıza çıkan “emsal bedel” tespiti için “değerleme kuruluşlarına” tespit yaptırılabiliyor,
  • Mükelleflere amortisman süresini uzatma imkanı getiriliyor (özellikle otomotiv sektöründe zaman zaman “kalıplar” için dile getirilen bir konuydu)
  • İlk tesis ve taazzuv giderleri ile şerefiyenin amortisman süresi 5 yıldan 10 yıla çıkarılıyor,
  • Uzlaşmada, vergi tutarından (ana para) indirim yapılabilmesi için gerekli kriterler belirleniyor,
  • Usulsüzlük cezalarının tutarı şirketlerin faaliyet konularına ve halka açıklık durumuna göre değişmesi öngörülüyor (bankalar ve halka açık şirketler için 2 kat, diğer şirketler için 1 kat)

Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nun Birleştirilmesi

Meclis’te görüşülen diğer bir Tasarı Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunları ile ilgili. Tasarı hem bu iki kanunu birleştiriyor, hem de bazı maddelerinde düzenlemeler getiriyor. Bu düzenlemelerin kısa özeti şu şekilde:

  • Kurumlar vergisi beyanname dönemi 25 Nisan’dan 20 Mart tarihine; gelir vergisi beyanname dönemi ise 25 Mart tarihinden 20 Şubat tarihine çekiliyor,
  • 4. Dönem için geçici vergi beyanı kaldırılıyor,
  • Kira gelirlerinin tespitinde, götürü gider uygulaması sınırlandırılıyor, gerçek giderlere göre kira gelirinin tespiti esas yöntem olarak öngörülüyor,
  • İkamet amacıyla satın alınan ve fiilen ikamet edilen tek konutun elden çıkartılmasından doğan kazançlar gelir vergisinden istisna ediliyor,
  • Bununla birlikte, mevcut yasada 2 yıldan fazla süreyle elde tutulan taşınmazlar ve hisse senetleri için uygulanan %100 gelir vergisi istisnası elde tutuş süresine göre kademeli olarak sınırlandırılıyor,
  • Benzer şekilde, kurumların 2 yıldan fazla süreyle elde tuttukları taşınmaz ve hisse senetleri için geçerli olan %75’lik istisna elde tutuş süresine göre kademeli olarak daraltılıyor,
  • Bir işyerine bağlı olarak çalışanlara, yaptıkları hizmetler karşılığında üçüncü kişiler tarafından verilen para ve ayınlar ile sağlanan diğer menfaatler ücret olarak tanımlanıyor (doğrudan bayi personeline verilen prim ve benzeri menfaatler için önemli bir düzenleme),
  • İhracat götürü gider uygulamasında, “fiilen harcama yapılması şartı” kanunla düzenleniyor (tasarı bu şekilde yasalaşırsa, fiilen harcama olmadan götürü gider indiriminden yararlanmak mümkün olmayacaktır).

Yukarıda, halen taslak halinde olan ve Meclis komisyonlarında tartışılan vergi kanunlarına ilişkin özet bilgileri iletmeye çalıştık. Kanunların halen tasarı halinde olduğunu ve yasalaşma sürecinde önemli değişikliklerin olabileceğini tekrar hatırlatalım.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next